27 Ocak 2020 Pazartesi

Tesettür ile Iffet Arasındaki Bağ

Hatırlayınız Sümer bilimci! bir yaşlı domuz vardı hani "sümerlerde fahişeler başörtü takardı" bilimsel! buluşunu sıhtığı için zamanın cb nejdet sezer ona madalya takmıştı.. O gün bugün laikler bu filimsel buluşu ağızlarına sakız yaptılar..
Aslında gerçek nedir? Tam tersi. Nerden biliyoruz? Fahişeliğin doğasından. Fahişe ne iş yapar? Sermayesi malı mülkü nedir? Cesedi. Her mal sahibi malını satılığa çıkarınca onu saklar sarmalar mı yoksa vitrinde tezgahta teşhir mi eder ? Açar teşhir eder değil mi ? Evet.
Baş ve beden örtüsü islamda nasıl farz oldu ? Iffetli hür hanımefendilere sarkıntılık yapan münafıklar "biz bu kadınları açık saçık görünce teklife açık sandık" demelerinden ötürü Allah "öyle ise şimdi namuslu olan her mümine hanım baştan ayağa her yerini kapatsın ki namuslu olduğu belli olsun" buyurdu. Yani "sakın orasını burasını açmasın ki munafiklar satılık mal var sanıp sataşmasınlar" denmiş oldu.
Dolayısıyla "açık olmak" ile "teklife pazarlığa açık olmak" arasında tam bir ilişki vardır. Kezalik "kapalı olmak" ile her türlü "teklif arzu ve tacize kapalı ve korunaklı olmak" arasında da alaka bulunmaktadır.
O yüzden iffetli hür hanıma başörtüsü ve çarşaf /hicab emredilmiştir. O yüzden otoyol kıyılarında müşteri avına çıkmış fahişeri başörtüsüz çarşafsız görürsünüz.. apaçık.
Bu açıklama aynı zamanda Hayrettin Karaman ve takımına reddiye niteliğindedir. Hani diyor ya "Bu zamanda çarşafa gerek kalmadı çünkü çarşaf hür alameti idi ve şimdi köle kadın yok ki köle ile hür arasını ayırt edecek alamete ihtiyaç olsun!" Tamam köle kadın şimdilerde yok ama iffetsizlik yapan, köleden beter fuhuş eden fahişeler çok. Ve alametleri tüm dünyada aynı: "açıklık" ve "malı mülkü teşhir"
Demek ki "kapalılık,çarşaf,hicab" iffetli imanlı hanımların hala geçerli şiarı. Ve tersine "açıklık saçıklık dekolte teşhir" de iffeti olmayanların belirtisidir.
Imam Fahreddin Er Râzî :
(ذَلِكَ أدْنى أنْ يُعْرَفْنَ فَلا يُؤْذَيْنَ)
Ahzab:59 Ayeti için: Bu tesettür onların hür kadınlar olduklarının bilinip peşlerinden gidilmemesi için.." denilmiştir.
Şöyle demek de mümkün: Ayetten murad "Bu tesettür onların zina etmeyeceklerini bildirir çünkü avret olmadığı halde yüzünü örten kadından avretini açması beklenmez. Böylece onların (zinaya) kapalı oldukları ve zina fiilini onlardan ummanın imkansız olacağı bilinir."
وقَوْلُهُ: ﴿ذَلِكَ أدْنى أنْ يُعْرَفْنَ فَلا يُؤْذَيْنَ﴾ قِيلَ يُعْرَفْنَ أنَّهُنَّ حَرائِرُ فَلا يُتْبَعْنَ ويُمْكِنُ أنْ يُقالَ: المُرادُ يُعْرَفْنَ أنَّهُنَّ لا يَزْنِينَ لِأنَّ مَن تَسْتُرُ وجْهَها مَعَ أنَّهُ لَيْسَ بِعَوْرَةٍ لا يُطْمَعُ فِيها أنَّها تَكْشِفُ عَوْرَتَها فَيُعْرَفْنَ أنَّهُنَّ مَسْتُوراتٌ لا يُمْكِنُ طَلَبُ الزِّنا مِنهُنَّ.
Deccal kavramları ters yüz eden, hakkı batıl, batılı hak gibi gösteren en gelişmiş şeytandır. O Deccaldan önce öncü küçük deccallar da gelecektir ve nitekim "fahişeler başörtü takardı" diyecek kadar hakikata küfredeni de gelmiştir. Bize düşen "el-islâhu mâsteta't"

26 Ocak 2020 Pazar

Kasko Yaptırmak Caiz Mi ? Neden ?

Kasko Sigortası helal mi ?
"Kasko yaptırmak caiz mi?" sorusuna alimlerimizin "kasko caiz değildir" fetvası üzerine bazıları şöyle itiraz etmişler :
"Kasko yaptırmak bir tedbirdir. Tedbir almak, sebeplere yapışmak da dinimizin emridir"
Buna cevabınız nedir ?
Cevap:
Arkadaş sen hak ile batılı birbirine karıştırmışın. Dinimiz tedbiri elbette emreder. Ancak faizi kumarı hırsızlığı da yasaklar, haram eder.
Bu itibarla "belki ileride fakir olurum şimdiden tedbir alayım" diyen bir kişi nasıl ki kumara faize hırsızlığa gidemez ise..
"Belki kaza ederim bir tedbir alayım da kaskoya gireyim!" De diyemez.
Çünkü Allah "Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin" buyuruyor. Batıl yol: hırsızlık rüşvet faiz kumar..
Kasko nedir peki, Batıl yol mudur ?
Alimler incelemiş ve batıl olduğunu tespit etmişler. Çünkü evvela kaskoda faiz var. 10 bin lira veriyorsun sonra "kaza yaptım hadi bana 50 bin lira öde !! Nerden geldi o 40 bin ? Kimin parası bu !? Bin lira verip 1 lira fazlasını istesen bu 1 lira faizdir haramdır.
Ikincisi kaskoda kumar var. Çünkü verdiğin paranın akıbeti mechul. Ya hiç kaza etmeyip zarar edecek ya da verdiğinden fazlasını alacak.. Bu da kumardır.
Kazaya karşı tedbir almak öyle faiz kumar kokulu kasko fiyasko ile olmaz. Bilakis aracın muayenesini bakımını güzelce yaparak, trafik kurallarına riayet ederek, uykusuz sersem vaziyette direksiyon başına geçmeyerek tedbir alınır.
Ha, olası bir kaza anında gerekli tamir parası bulamam" diyorsa bunun da tedbiri masrafı ucuz arabaya binmektir ayağını yorganına göre uzatmaktır. Ve her ay kenara bir iki gram altın atmaktır.
Karşı tarafa ödenecek zarar ise zaten zorunlu trafik sigortası tarafindan ödenmektedir.
Son olarak:
Aslında kaza ve belaya karşı en sağlam tedbir Allahın hududuna riayet etmek, haramdan şüpheliden uzak durup takva olmak iledir. Bu da alimlerin "caiz değil" dediği her şeyden uzak durmakla olur. Haramdan uzak dur ki kazaya belaya çarpılma.
"Kim takva olursa Allah ona (sıkıntılardan) çıkış kapısı açar ve onu ummadığı yerden nasiplendirir.." Talak 2,3

20 ağustos 2019

Her Muharrem Ayı Nedir Bu Ker-Bela ?

Muharrem ayında Kerbela'dan bahsetmeyi hoş karşılamıyorum. Sapkın fırka Şiya'nın ekmeğine yağ sürmek olarak görüyorum.
Kerbela'ya atıf bugünkü hutbede de var.. O kısım okunurken zorlanacağım
Ehl-i Sünnet olduğunu iddia edip de katledilmiş üç büyük halifenin şehadetine hiç değinmeyen ve varsa yoksa Kerbela terennesi okuyanlar okutanlar bilsinler ki şiilerin dümen suyuna kapılmışlardır.

Hz Ömer ve Hz Osman gibi Hz Ali de zulmen katledilmiş ve şehit edilmiş iken..
Kendine (şiyat-u Ali, Alevi) yani Alici diyenlerin Hz Alinin katlini değil de Hz Hüseyin'in katlini ön plana çıkarmaları manidardır..!!

Şiiler Kerbela üzerinden itikâdi bir mezhep kurmuşlar ve Kerbela hadisesini her sene ısıtıp o uğursuz mezheplerini propagandaya alet ederler ve en önemlisi Ehl-i Sünnete saldırmaya, biz Sünnilere lanet okumaya fırsat bilirler..!
Şiilere göre katil Yezid dir ve Yezide lanet okumayan herkes o katliama ortaktır !! Yani biz !!

Suriyede masum halka saldıran iranlı şii militanlar "Ya Husayn" diyerek hançerleri çocukların kadınların yüzlerine cilet gibi çekerler, karınlarını deşerler ve güya biz Ehli Sünnetten hz Hüseyinin intikamını alırlar..!!

Hasılı Kerbela şiilerin bize karşı kin ve öfkelerini canlı tutmanın aracıdır.. Uzak durun. Hz Hüseyin Cennette en büyük makamlardadır. Böyle bol lanetli kanlı zincirli melanet merasimlere ihtiyacı yok. Ehli Beytin hiç bir imamı Kerbela merasimi düzenlemedi halifeye sahabeye lanet okumadı.

Bu şiiler Ehl-i Beyti Rasulullha'tan beri ve uzaktırlar..

Bir Ses Kaydını Dinleyerek Depremden Korunma Olur Mu ?

SORU: Bir ses kaydı yayılıyor arapça ibareleri makamla okuyor ve bunun fazileti için su açıklama yapılıyor: "Bu ses kaydını evde açın sesli okutun. Evde kim varsa dinlesin ve sevdiklerinize de gönderin dışarıda kıyametler kopsa bile rabbimin izniyle evinize, size hiç bir şey olmaz sihir büyü deprem yangın ne varsa hepsine karşı manevi bir zırhtır korkularınıza da çok iyi gelir gökten inen ve yerden çıkan her türlü felakete karşı bire birdir.."
Bunlar doğru mudur ? Okunan şey nedir?

CEVAP:
Bu ses kaydında okunan şey Imam Nevevî'nin evradı. İmam Nevevînin de rivayet ettiği zayıf bir hadiste Abdullah b Abbas Ra bir adama demiş: "Sabah olunca بسمِ اللَّهِ على نفسي وأَهلي ومالي "Canım ailem ve malım üzerine Bismillah" de. Bunu yaparsan canına malına ailene zeval gelmez, hiçbiri senden zail olmaz" [1]
O adam da bunu yapmış ve can mal ve ailesine gelmiş olan musibetler ondan gitmiş.

İmam Nevevi bu hadisi baz alarak bir çok eklemeler yapmış, tüm müminleri de duaya katmış.. Adamın biri de bunu seslendirmiş.
Doğrusu bu hadiste (eğer sahih ise) müjde edilen faziletlere, korunmaya, ses kaydını dinlemekle nail olunmaz.

Çünkü bu bir duadır ve dua ancak ihlas ve tazarru ile yapılırsa kabule şayan olur. Bir gerçek insan (dijital ses değil) dua eder, dinleyenler de elleri semada amin derler.. o zaman kabule karîn olur.
Hadiste bunu her sabah oku denilmiştir. "En efdal dua kişinin kendi için ettiği duadır." Çünkü canı yanan adamın feryadı içten ve samimi olacaktır. Bu sebeple hocalarımız müezzin okuduktan sonra herkesin ayrıca huvallahullezi amenerrasulü yü bizzat okumasını salık verirler. Dinlemiş olsak bile.. anla gayri
[1]
عن عبدالله بن عباس: قُل إذا أصبحتَ "بسمِ اللَّهِ على نفسي وأَهلي ومالي" فإنَّهُ لا يذْهبُ لَكَ شيءٌ. فقالَهنَّ الرَّجلُ فذَهبت عنْهُ الآفاتُ
النووي (٦٧٦ هـ)، الأذكار ١١٤ • إسناده ضعيف

Hak Tarikatlar Birliğe Sebeptir, Ayrılığa Değil

Tarikatlar birer okuldur. Manevi terbiye/kişisel gelişim okulları.

Bir şehirde var olan yüzlerce okullar, biri değerine benzemeyen rengârenk okul kıyafetleri içinde on binlerce öğrenciler, nasıl ki kargaşa ve tefrikaya sebep olmuyor.. Gaye ve hedefleri bir olan tarikatlar da tefrika sebebi değildir. Aralarında bazen bilgi yarışması spor müsabakası gibi rekabetler olsa da bunlar tefrikaya değil kalitenin artmasına vesiledir. 

Artık farklı tarikat ve cemaatlerin varlığını 'islamda tefrika sebebi!' gibi lanse eden cahilleri dersini veriniz.

Sakalda Keramet Tartışması: Keçi ve Domuz

Biri demiş, "sakalda keramet olsaymış keçide olmazmış !”
Tercih yap: Keçi mi Domuz mu??
Allah Rasulü'nün (Sallahu aleyhi ve sellem) "Sakalları uzatın" emri hatırlatıldığında "sakal keçide de var" diyen nadana deyin ki "ee.. sakalsız tüysüz surat domuzda da var”.. Birine benzemek illa ki olacaksa biz kurbanlık keçiyi tercih ederiz. Siz de domuzu mu ?

sakallı keçi ile ilgili görsel sonucu
İlgili resim

Erkek Başı Açık Olmak Neden Günah ?

Soru: Osmanlının son Dersiamlarından Ahıskalı Ali Haydar efendinin "erkekler başı açık olmak büyük günahtır" sözü nasıl anlaşılmalı ? Neden günahtır ?
Erkeklerin sarıksız takkesiz başı açık olarak gezinmesi avrupadan içimize girmiş çirkin bir bidattır. Bu halkın başındaki sarık Şeriat alameti olduğu için cumhuriyeti kuran kadronun doğrudan hedef tahtasındaydı. Şapka kanunu çıkarmaktan asıl gaye sarığı baştan indirmekti. toplum bilimciler "bu millet başı açık sokağa çıkmaz bunu ar bilir sarığı fesi bu şekil yasaklayamazsınız" deyince "o zaman yerine şapka giysinler" denildi ve şapka kanunu böyle çıktı. Sonra millet şapkadan tiksindi yıldı usandı ve başından indirdi. Kanun yerinde durduğu halde, şapkayı takmayan memurlara suçlu oldukları halde cezai işlem yapılmadı çünkü asıl maksat hasıl olmuştu: Bu milletin başından sarığı fesi atmışlar son islam alametlerini de yok etmişlerdi.. Hamiyyet-i diniyye sahibi şuurlu Müslüman bu oyunları bozmalı ve başına bir sarık en azından bir takke koymalıdır. i.er

Çocuk Sünneti Yahudilikten Mi Geçti ?

Bizde olan ve hıristiyan yahudilerde de görünen şeyler onların Allahın dinden bozmadıkları, korudukları doğru şeyler.. Çünkü Musa isa Muhammed as.. Üçünün de kaynağı: Vahiy, Cebrail.
Bu kabilden:
Allah inancı
Ahiret Cennet Cehennem inancı
Ibadet dua
Sünnet olma
Nikah kıyma
Helal haram tanıma..
Hırsızlık zina yalanın yasak olması
Rahibelerde tesettür papazlarda sakal
Ve benzeri şeyler Hak dinden onlarda kalan doğru işlerdir.
* "Çocuk Sünneti yaptırmak yahudilere uymak mış!" diye savuran cahile cevap olarak..

Piyango Büyük Günah, Çünkü..

Çünkü Piyango hem kumar, hem fal/şans oku, hem faizdir.


Laik düzenin fasık hocaları bu kumar için fetva uydurmaya dursun, biz üç açıdan bunun kati haram olduğunu ispat ettik:
1) Piyango çekilişi Kuran'ın apaçık yasakladığı kolay para kazanmak/kaybetmek manasındaki "meysir" yani kumardır.
2) Piyango, Kuran'ın yasakladığı mundar fal oklarıdır. Çekiliş yoluyla alınan bu oklarda sözde şans yazıları vardı.. Piyangoda da sözde şans rakamı var! ve çekilişle elde edilir.. Al birini vur ötekine.
3) Piyango ile para elde etmek apaçık faizdir. Çünkü faiz; 10 verip 15 geri almaktı.. Bunda 10 verip 1000 almak var. Faizin katmerli danişkası !

Abdussamed Tilavet'in Müceddidi

Abdulbasıt Muhammed Abdussamed

Abdussamedin kendine has o okuyuşu o makamı sanki Allahtan hususi bir ilhamla almış gibi! Çünkü onun dünya sahnesine çıktığı dönemde Mısır Kârileri (Kuran Okuyucuları) musiki namelerin etkisinde; beyati sabâ nihavent segah rast arasında gidip gelirken, o bu anaforu delmiş, müziğin tasallutundan Kuranı adeta kurtarmıştır. 

Evet onun kıraatine mûsiki masterleri not veremediler, şant hocaları değerlendirme yapamadılar. Çünkü Abdussamedin okuyuşu ne nihavent ne saba ne hicaz ne de rast değildi. Abdussamed günahkar notaların ölçülerini tanımıyor, Kurana özgü lahuti bir makamla, ilahi Kelama yakışır bir tilavet tertil ediyordu. Dinleyenlerin ayaklarını yerden kesiyor, huzuru ilâhiye yükseltiyordu.. Rh A

Bu itibarla Abdussamed Bir Kıraat İmamı, Kuran Kıraatinde bir müceddid'dir. Allah rahmet eylesin, en yüce makamları ihsan eylesin

16 Ocak 2020 Perşembe

Tarikat Feyzi Haram Nazarla iptal olur

• *Efendi Hazretlerinin dilinden Tarikattan feyzin  kesilme sebebi*
• *Haramları görmek Rabıtayı bozacağı ve İlahi feyzi iptal edeceği*
• *Abdullah Mücavir hocanın Efendi Hz ile hatırası ve Ef Hz'nin ona verdiği tatlı vazife*

Abdullah (Alpaslan) Mücavir Hoca : "Size Efendi Hazretleriyle olan bir hatıramı anlatayım. Sene 1991 idi. Efendi hazretleri sohbetlerde ezberden okuduğu 'Risaleyi hatırlatma' görevini bana vermişti ya hani. Bunun için her hafta onun huzuruna giriyor sıradaki beyti ona okuyordum. O gün yine yanına gittim, camideki odasına, vakıf tarafına geçerken hemen soldaki oda.. Bazen bu odaya gidiyorduk bazen de evinden gelirken o arkadaki odaya gidiyorduk.. Oralarda okuyordum Efendi hz’ne.. Bana Risaleden sora *“Sorun olursa sorabilirsin”* demişti.

Bir gün Efendi hazretlerine dedim ki “Efendi hazretleri, Tarikat derslerine oturuyoruz, bazen yarısında, bazen çoğunda uyukluyoruz, ya da böyle sayı tamamlayıp, vakti doldurup kalkıyoruz. Bir feyiz alamıyoruz. Bir şey yapamıyoruz. Nasıl olacak. Halimiz ne olacak. Bir şey hissetmiyoruz” dedim.

Şöyle durdu, murakabe eder gibi boynunu eğdi, biraz bekledi sonra başını kaldırıp sesinin acı tonuyla dedi ki *“Maalesef ! bu günün sokakları bunu gerektiriyor.”* Doğrudan işi sokağa vurdu. Bu günün sokakları, yani harama bizzat bakılmasa da.. bir kere görmek bile bunu gerektiriyor” demeyi murad etti. Sonra izahatini yaptı:

*“O yüzden (talebeler) mecbur kalmadıkça sokağa sakın çıkmayın. Ancak buraya camiye namaza gelmek gibi, sohbet gibi, acil bir ihtiyaç gibi mazeret olursa hemen çıkar dönersiniz. Bunun haricinde sokağa hiç çıkmayın. Sokağa bir insan çıkıp da haramı gözü aldığı zaman maneviyatta kırk gün geri atar. Kırk günlük feyz senden alınır. Ondan sonra kırk gün uğraş ki.. Bir kere çıkınca böyle oluyorsa, ya bir de her gün çıkılıyorsa !? Onun için keyfi gezmeler, hava alıyım gezmeleri.. bu gibi şeylere sakın tevessül etmeyin, çıkmayın. Sadece camiye gelirken sohbete (emri bil marufa) giderken bir de acil bir ihtiyaç için çıkarsınız. Bunun haricinde sakın çıkmayın. Bu zamanın sokakları bunu gerektiriyor”* dedi. *“Huzur feyiz kalmaz yoksa”* buyurdu.

Abdullah Mücavir hc, G.O.Paşa Yeşilpınarda yapılan hocalar İctimasında 15.01.2020

Derleyen: isaerdogan.com

3 Ocak 2020 Cuma

Şia Hakkında Önemli Güncel Bilgiler | Şevki Karabekiroğlu

*Şia’nın Suriye’deki ihanetini nasıl değerlendirmek gerekir?

Şia maalesef İslam’ın en başından beri sorun üretmiş sapkın bir anlayıştır. Paralel bir dindir. Buradaki ayrılık konusu derinleşmeye ve ayrışmaya müsait bulunduğu için İslam düşmanları tarafından sürekli kullanılmıştır. Dikkat edin Osmanlı ne zaman Batı’da bir başarı elde etse İran doğu’da bir sorun çıkarmıştır. Şia nın ilk merkezi olan Irak’ın İslam tarihindeki adı “Irak-ı firak-ı şikak” tır. Yani fitnenin ve ayrılığın diyarı. Şia bu özelliğini halen sürdürmektedir. Suriye’de ümmete karşı birleşen küfür cephesinin içinde yer almıştır.

*Suriye cihadı, Şia’yı ümmetin bünyesinden dışarı attı mı?

Aslında ben bu gelinen durumun akl-ı selim Şia mensuplarını bir iç sorgulamaya sevk edeceğini düşünüyorum. Şia maalesef İslam’ın ana caddesine bir türlü girememiş tarih boyu tali caddelerde gezinip durmuştur. Şu son olayda olduğu kadar tarihin hiçbir döneminde Şia İslam bünyesinden uzaklaşıp küfür cephesine yaklaşmamıştır. 

*Şia’nın bir daha İslam ümmetinden olduğunu iddia etme imkanı kaldı mı?

İran ve Şia takıyye uzmanıdır. Bu kavgadan İslam galip çıkarsa Müslüman maskesi takar, karşı taraf kazanırsa parsadan pay kapmaya kalkar. Bin yıldır değişmeyen temel politikaları değişmez ve Müslümanlara ayak bağı olmaya devam eder.

Şurası vardır ki İran ne kadar iki yüzlü ve takıyyeci bir tavra sahip olsa da siyaseten onu İslam biriliği içine dahil edecek politik adımların atılması taraftarıyım. Yeri geldiğinde ve çıkarlar örtüştüğünde İsrail’le bile işbirliği yaparken İran’ı bu siyasetin dışında tutamayız.

*Suriye’de Rusya, ABD, AB gibi küresel, İran gibi yerel güçlerin küçük farklarla aynı noktada buluşması, Suriye cihadını ümmetin kurtuluş savaşı seviyesine çıkarır mı?

Bizim ülkemizde yalnız batıcı laikci ve seküler aydınların değil Müslüman aydınların bile henüz tam olarak farkına varamadığı bir gerçek var. Türkiye artık küresel bir aktördür. Büyük devlet olmanın ilk şartı geçmişinde bu büyüklüğün izlerini taşımış olmasıdır. Kadim gelenek geçmişte olduğu gibi, haçlı seferlerinde ve Moğol istilasında olduğu gibi yine Türklerin İslam dünyasının birleştirici rolünü ortaya çıkaracaktır. Bu tehlikeyi düşmanlar gördüğü içindir ki asla bir araya gelmesi mümkün olmayan güçler bir araya gelmiştir.

*Suriye’de büyük ve küçük birçok gücün zımni ittifakı, ümmetin kurtuluş savaşının ancak topyekun kurtuluş savaşı olarak mümkün olduğunu mu gösteriyor?

Suriye savaşı uzadıkca Müslümanlar arasında işbirliği ve ittifak fikri gelişecektir. Suriye’deki savaş kaybedilirse Arakan’daki, Doğu Türkistan’daki, Keşmir’deki Bosna’daki Müslümanların akıbeti tehlikeye düşer. Bunun farkına varanlar daha o adreslerden yola çıkıp ümmetin Suriye zaferi için kavgaya katılmışlardır

*Şia ve İran’ın küresel güçlerle birlikte Müslüman katletmesi, ümmetin kurtuluş savaşını aynı zamanda Şia’ya karşı da vermesi lüzumunu ortaya çıkardı mı?

Şia ile fikri mücadelenin daha faydalı olacağı kanaatindeyim. Fiili mücadele onları ehl-i sünnet karşısında kenetler. Ne var ki şu Suriye olayında ümmet nazarındaki itibarını tamamen sıfırladı.

*Topyekun kurtuluş savaşı zaruret haline gelmişse, bunun bir merkez karargaha ihtiyacı var mıdır, varsa Türkiye’nin karargah ülke olma ihtimal ve imkanı var mıdır?

İşte bu çok önemli bir soru. Her medeniyetin bir merkez karargahı vardır. Bir tek Müslümanların yoktur. Bu olmayınca İslam toplulukları tespih taneleri dağılmış ve kapanın elinde kalmıştır. Bu yüzdendir ki sembolik bile olsa Hilafet bu birleştirici rolü ifa ediyordu. Samuel Huntington İslam dünyasını 1400 yıllık tarihinin en zayıf döneminin son yüzyıl olduğunu ve bunun da en önemli sebebin Müslümanların bir merkez karargaha sahip olamayışlarından kaynaklandığını söyler. Aynı şahıs bu karargahı kurabilecek adayların Türkiye, Mısır, Pakistan, Endenozya ve İran olabileceğini ama diğer adayların hiçbirinin Türkiye kadar uygun bulunmadığını anlatır. Çünkü Türkiye u birleştirici karargah görevini son bin sene içerisinde başarı ile yerine getirmiş ve bu konuda kadim bir tecrübe kazanmıştır. (...)

Şia hakkında yapılan bir mülakat Şevki hocanın cevapları. 2016

ŞEVKİ KARABEKİROĞLU

1 Ocak 2020 Çarşamba

YIL'AN'BAŞI HATIRALARIM

Yıl 1986 Yaşım 10 Babam fransada işçi iken peugot fabrikası her yıl başında işçi çocuklarına hediye verirdi. Yılbaşından iki hafta önce fabrikadan babam elinde bir forum kağıdı ile gelir, orada biz çocukların isimleri ve yaşımıza göre seçebileceğimiz oyuncaklar yazılıdır. Sevinç ve heyecanla oyuncağımızı seçer, forumu doldurur ve sabırsızlıkla oyuncakların gelmesini beklerdik. Babam her fabrikadan eve döndüğünde koşarak kapıya çıkar ellerine bakardık ancak her seferinde babamın elleri boş olurdu.. Yılbaşı gelir geçer diğer tüm işçi çocukları arkadaşlarımız hediyelerini alır biz üzüntü ile bakardık. O zamanlar babamın elleri boş gelmesini, onun ihmalkâr oluşuna bağlıyor ve annem de biz de ona kızıyorduk. Büyüyünce anladık meğer babam yılbaşı hıristiyan yortusunu protesto ediyor müslüman ailesini çocuklarını o küfre bulaştırmak istemiyormuş.. Bilmeden eve getirdiği ve abimin bilgisiyle doldurduğunuz o forumu teslim etmez yırtıp atarmış..

Yıl 1992 yaşım 16 Soğuk Yozgatın Devlet Yatılı yurdunda kalıyor, gurbette okula gidiyordum. Ailemden uzakta asli değerlerimden de uzaklaşmışım Demek ki çevreye ayak uydurmuşum. Yılbaşı yaklaşmıştı. Okulda öğrenciler eşleşmiş yek diğerine hediye alacaktı. Ben de o kervana katılmışım. Birine bir hediye almak için para temin ettim. Ellerim cebimde soğuktan üşüyerek dükkân dükkan dolaştım ama ona layık bir hediye, veya kafamdaki o güzel hediyeyi bulamadım. Ve böylece hayatımda bir defa alacak olduğum yılbaşı hediyesi böylece iptal oldu. Belki.. Belli ki Allah beni o haramdan korumuştu.

Yıl 1995 yaşım 19 şimdi İstanbuldayım. Yılbaşı gecesi arkadaşım Iğdırlı Muratla sokaklarda geziyoruz. Medresede hocamız bütün talebeyi sokağa saldı "Bugün yılbaşı içeride böyle oturmak olmaz" dedi. "Kalkın insanlara emri bil maruf edin Allah yoluna davet edin" Biz de arkadaşımla dolmuşlara bindik. Dolmuş hareket etmeye başlayınca ayağa kalkıyor sırayla vaaz etmeye başlıyorduk "Ey insanlar bu yılbaşı gecesi Hristiyanların dini bir günüdür Müslümanların bunu kutlaması bu gece için özel işler yapması Asla Helal olmaz, Allahımız bu işten razı olmaz.." Diyor ve konuşmamız bitince İlk durakta iniyor sonra ters taraftan gelen dolmuşa binip yeniden vaaz ediyorduk..

Sonra nedense aklımıza Beyoğlu geldi. Bu çirkin adetin kaynağı orası dedik. Ve istiklal caddesine geçtik.. insan seliydi adeta.. Sağlı sollu dükkanlardan marjinal solcu komünist marşları çalıyordu.. Caddede bir aşağı bir yukarı yürüdük durduk.. garip bakışlar arasında sarığımız cübbemizle hal ile marufu ilam ettik, Hakka itaati ihsas ettik.. Bu kadar yapabildik..

Isa erdoğan.
Devm edecek inşaAllah