19 Kasım 2021 Cuma

İmamlık Mülakatını Kazanma Tüyoları

 Acizane üç kere mülâkata girdikten sonra imamlık nasip olmuş bir kardeşiniz olarak, şimdiye kadar gözlemlediğim ve her mülakata girecek imam adayı kardeşimin mutlaka bilmesi gerektiği hususları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Rahman Rahîm olan Allahın ismiyle..

Ben mülakata 3 kere girdim ve ilk ikisinde başarısız oldum. ilk mülâkatımı Fatih Abdurrahman Gürses Eğitim Merkezinde girdim. Oradaki hocalarda gözlemlediğim, gayet titizlikle üzerinde duran hocalardı. Kolay kolay yüksek not vermiyorlar ve ufak tefek hatalara dikkat ediyorlardı. Yani çok puan kırıyorlardı.

Diğer iki mülakatımı da Pendik Eğitim Merkezinde girdim. Buradaki hocalar biraz daha mülayimdi. Yani daha toleranslı idiler. Ben ikinci mülakatımda 70 almıştım ve puanım yetmedi kazanamadım. Ve nihayet üçüncü mülakatta yeterli puan aldım ve Yüce Mevlam İmamlık nasip etti.

Şimdi bütün bunlardan sonra ben Tekirdağ’da Mülakata giren ve daha yüksek alan kişiler duydum. Ancak son zamanlarda Tekirdağ dışındaki bir ilde mesela İstanbul’da ikamet ettikleri halde Tekirdağ’da mülakata girenlere, siz burada oturmuyorsunuz niçin burada giriyorsunuz diye biraz sorgulandıklarını ve o gibi kişiler üzerinde daha fazla durduklarını ve daha zor sorular sorduklarını duydum. Yani artık “bu ilde daha kolay soruyorlar onun için o ilde gireyim” mantalitesi çok da işe yaramayabilir. Çünkü komisyona giren kişiler çok tecrübeliler ve adamı bir bakışıyla gözünden anlıyorlar diyebilirim.

Bununla beraber mülakatta kazandıracak taktikler nelerdir diye soracak olursanız, şimdiye kadar izlenimlerim şunlar:

1) Dış Görünüm. İlk başta sizin içeri girişiniz, tipiniz şekliniz, şemailiniz duruşunuz çok ama çok önemli. Çünkü siz normal hayatta nasıl bir kişi olursanız olun imam olduktan sonra 657 sayılı kanuna bağlı olarak çalışan bir devlet memuru olacaksınız ve sizde bu vasıfları arıyorlar. O açıdan takım elbiseli olmak, elbisenin üzerinizde duruşu saçınız sakalınızdan ilk puanı alıyorsunuz. Bunu bilin. Takım elbisenin düğmesinin ilikleme şeklinden sizin her zaman takım elbise giyen bir kimse misiniz o bile anlaşılıyor. Sakalınızı bütünüyle traş ederek gelmenizin bir artısı yoktur, çünkü artık Diyanet içinde hocaların ekseriyeti sakallı ve halk hocayı sakallı görmek istiyor. Yapmanız gereken derli toplu bakımlı görünmesi. İllaki oraya giren vatandaş takım elbiseli, kravatlı (lacivert renk tercihtir) ütülü temiz ve (onların gözünde) şık olmalı. ilk önemli intibayı karşınızdaki insanlara bu veriyor. Bunu es geçmeyin. İmamlığı kazandıktan sonra varın cübbe şalvarla görev yapın, hiç mesele değil. Ama komisyonda birinci OLUR PUANINIZI o kıyafetten alıyorsunuz. Sivilde cübbeli olan arkadaşlar, isterseniz normal hayatta tüm gününüz cübbe ve sarıkla geçsin, ama orada yani mülakat esnasında takım elbiseli olmanız bence önemli, eğer takımınız yoksa bir günlüğüne bir tanıdığınızdan ödünç alın derim.

2) Saygılı Tavır. Ceket ilikleme şekli ilgili kurallar: Eğer ceketinizde üç düğme varsa en alttaki düğme açık olacak. Yani üstten ikisi ilikli olacak. Yok eğer iki düğmeli ise sadece en üstteki düğme ilikli olacak. Alttaki iliksiz olacak. Çünkü normal hayatta bu şekilde giyilirmiş. Sonra elinizdeki sınav giriş belgesini ortadaki hoca alıyor ve siz, bu esnada size otur denmeden asla oturmuyorsunuz. Ve daima hafif mütebessim ve güler yüzlü olmaya özen gösteriyorsunuz. Size oturun denilince oturacaksınız ve oturduğunuzda mutlaka tüm düğmeleri açıyorsunuz. Çünkü otururken ceket düğmeleri kapalı olmazmış. Mülakat bitince ayağa kalkarken aynı şekilde düğmelerinizi iliklemeniz gerekiyor. Ben de sonradan öğrenmekle beraber. Bunlara dikkat etmiştim. Ve karşımdaki komisyon üyesini göz ucuyla süzdüm bunları yapıp yapmadığıma gözlemliyordu.

3) Bilgi. Bilindiği üzere imamlıkta İlmihal, Akaid bilgilerinden daha çok Kur’an okuma, kıraat ve tecvid bilgilerine dikkat ediyorlar. Onun için Kur’an okurken mahreç ve taliminiz ne kadar iyi olursa İmamlığı kazanmaya da o kadar yakınsınız demektir. Kur’an okuyuş seyirlerini yaptırıyorlar. Yani Tahkik, Tedvir ve Hadr. Bu üç seyirde de medlerin uzatma sürelerine dikkat ediyorlar. Tecvidlerin uygulanıp uygulanmayışına çok ama çok dikkat ediyorlar. Bunlardaki oluşabilecek eksiklik sizi imamlıktan bir adım uzaklaştırabiliyor. O açıdan mülakata hazırlanırken profesyonel anlamda talim ve tecvid dersi almanız önem arz ediyor. Hafız dahi olsanız mahreçlerdeki hatalar yani harflerin dilinize tam oturup oturmaması ve telaffuz hatalarından ciddi manada puan kırılıyor. O açıdan hafız olup da bir sayfası 1 dakikada okuyabilecek seviyede olmanız size hiç bir zaman imamlığı garantilemez. Bunu unutmayın. Eğer hafızsanız ve resmi diplomanız varsa illaki bunu belirtin. Yok eğer resmi hafızlık imtihanına girmemişseniz gene de size sorduklarında “hafızım” söyleyin. Size sağlam olup olmadığını soruyorlar. Eğer sağlam derseniz rast gele üç farklı yerden soruyorlar takılmadan üslubuna uygun okudunuzsa hiç korkmayın imamlığa hafız olmayan adaylardan bir adım daha yaklaşmışsınız demektir. Ancak belgeli hafızlara bazı ince detaylar sorulabiliyor. Örneğin vakıf, vasıl, ibtida, harflerin sıfatları, Tecvidin tanımı, özellikle de İmam Cezerinin yaptığı tanım ve bazı tecvid kurallarının tanımı gibi. Örneğin “İhfa ne demektir, tanımını yapınız” gibi.

4) Kuran Ezberi. Hafız değilseniz ezber müfredatınızın eksiksiz olmasına önem göstermelisiniz. Buruç – Nas arası zorunlu. Amme cüzünü biliyorsanız zaten problem değil. Ezberlerin sağlam olması büyük önem arz ediyor. Yasin, Tebârake, Amme, ve Rahman Surelerinden karışık sayfa başlarından ya da sayfa sonlarından sorabiliyorlar. Örneğin bana son mülakatta, Rahman Suresi son sayfa başından, Beled suresi ikinci sayfa Başından, Buruc suresi ikinci sayfa başından sordular. Allah’ın izniyle geçtim. Ezberleri verirken hızlı hızlı vermek yerine tahkik ve tedvir usulünde okumanız sizin yararınıza. Bunun dışında, Nikah Duası, Hatim Duası, Yağmur Duası, Yemek Duası, Cenaze Duaları sorulabiliyor bunları unutmayın özellikle hatim, yağmur ve yemek dualarında amaç sizin kalabalık hak önünde hitabetinizi ölçmek. Gayet takılmadan gürül gürül okuduğunuz bir yemek duası sizin hitabetinizi ölçme konusunda çok iyi bir fikir veriyor. Hutbe Basamak Duaları, Birinci Hutbe ve İkinci Hutbe Duaları sorulabiliyor. Bunları asla göz ardı etmemek lazım. Fıkıh Bilgisi konusunda da Diyanetin İki ciltlik İlmihaline iyi çalışmak lazım. Çünkü o ilmihalin konu başlıklarından çıkıyor. Her türlü soru çıkabiliyor. En temel ilmihal konularından tutun da en akla gelmedik sorular çıkabiliyor. Örneğin 1. Mülakatta namazın farzlarını sormuşlardı. 2. Mülakatta İhram Cezalarını (dikkat edin yasakları değil) 3. Mülakatta ise Adağın tanımını sordular ve adak hakkında ufak tefek sorular sordular ve yemek duası yaptırdılar. Hiç aklınıza gelmeyecek ve basit görebileceğiniz bir soru bile çıkabilmektedir. Bunu unutmayın.

“Ama şunu bilin ki Kur’an okuma ve kıraat yeterliliğiniz gayet başarılı ise size mülakatı kazandırmanın yoluna bakıyorlar ve zor soru sormak yerine kolay soru sormanın yollarına bakıyorlar.”

5) Ahlak. En önemli hususlardan -yani benim gözlemlediğim hususlardan- bir tanesi ise şudur. Sınav komisyonu üç kişiden oluşur. Bu hocalardan bir tanesi size öz ağabeyiniz miş ve illaki sınavı kazanmanızı istiyormuş gibi davranır. Diğer bir kişi tavır alamaz “nötr” dür, yani ne iyi davranır ne de kötü. Üçüncüsü ise sanki sizi kafaya takmış da illa ki sınavı kaybetmenizi istiyormuş gibi davranır. Yani tabir yerinde ise iyi polis kötü polisi oynarlar ve kötü polis yüzü sert, gayet soğuk durur, mahkeme duvarı gibi de denebilir. Size sorduğu sorulardan, siz içinizden “tamam bu hoca kafayı taktı kesin beni bırakacak” diye içinizden geçirirsiniz..

“Aslında bunlar hepsi senaryodur, bilinçli olarak bu şekilde davranmaktadırlar. Maksat psikolojinizi ölçmektedir, sizin çeşitli durumlar karşısında nasıl davrandığınızı, imamlığın gerektirdiği olgunluğa sahip olup olmadığınızı ölçmeyi amaçlamaktadır”

Bu nedenle siz hepi topu 10 dakikalık bir mülakat esnasında soğuk kanlılığınızı, sakinliğinizi ve güler yüzünüzü muhafaza etmeniz gerekmekte ve hiç bir zaman tartışmacı, kavgacı bir üslup takınmamalısınız. Asla ve kat’a komisyondaki herhangi birine karşı saygısız ve ukala bir tavır sergilememeniz gerekir. Çünkü imam olacak adam, Diyanet işleri başkanlığına bağlı bir memur olarak o kurumu halk nezdinde temsil eden kişidir. Ve siz hayatınızın büyük bir çoğunu halkın içinde geçirecek olan ve halkı dini meseleler konusunda aydınlatacak olan kişisiniz. Ve sizin karşınıza normal hayatta bin bir türlü adam çıkacak ve siz İMAMLIĞA yakışır bir biçimde o insanlarla iletişim kuracaksınız. Bu nedenle bir imam insanlarla tartışan yahut kavga eden değil daima mülayim güler yüzlü ve pozitif ilişkiler içinde olması gereken kişi olmanız gerekiyor. İşte komisyondaki kişilik profilleri ve davranış biçimleri sizin bu özellikleri sergileyip sergilememe konusunda genel durumunuzu basitçe gözlemlemeye yöneliktir.

Örneğin komisyonda soruları soran şahıs genellikle o asık suratlı (kötü polis tavırlı) şahıstır. Ve soruyu sorarken gayet soğuk ve ciddi bir üslup ile sorar ve bazen kasıtlı olarak verdiğiniz cevap karşısında “nasıl yani” “emin misin öyle olduğuna” Allah Allah böyle bir cevabı da ilk defa duydum” Ya da “bu nasıl cevap ya sen bu konuyu bildiğine emin misin” “ne demek yani şöyle şöyle gibi” ya da “eeeee eğer öyleyse pekiyi bu durumda şöyle olması gerekmiyor mu” gibisinden sizi tartışma ortamına çekmeye yönelik sorular sorar. Sizin burada yapmanız gereken şey hiç bir zaman paniğe kapılmamak ve üslubunuzu ve pozitif duruşunuzu bozmamak ve “Hocam ben bu konuyu daha önce ilmihalden okumuştum ve bu meseleyi bu şekilde biliyordum. Ama eğer siz eğer bu konuda benim yanlış cevap verdiğimi düşünüyorsanız, o halde belki benim aklımda yanlış kalmıştır. Eve gider gitmez ilk önce bu konuyu tekrar okuyup düzelteceğim” hocam. “Beni uyardığınız için teşekkür ederim.” şeklinde gayet mülayim ve pozitif bir üslub ile cevap vermeniz gerekmektedir. Bu durumda siz gayet uzlaşmacı bir imam profili çizmiş, tartışmacı, kavgacı biri olmadığınızı göstermiş olursunuz. Bu çok önemli bunu asla unutmayın.

6) Farklı Yetenekler. Bir imamda olması gereken genel bilgi ve becerilerden başka ekstra yetenekleriniz varsa bunları söylemekten yahut öz geçmişinize eklemekten çekinmeyin. Örneğin, sporculuk (uzak doğu sporları, güreş vb) musikişinaslık, hattatlık, ciltçilik, tezniyat sanatları (tezhip, ebru, nakkaşlık, minyatüristlik gibi) ekstra yetenekler size artı puan kazandırır. Çünkü imamların sadece cami içi faaliyetlerden ziyade özellikle görev yaptığınız mahalledeki gençlere farklı konularda örneklik yapmanıza çok ama çok önem veriliyor. Çünkü zamane gençleri (yani şu Z kuşağı diye adlandırılan gençlik) bilindiği üzere zamanının çoğunu bilgisayar başında ya da cep yahut tablet bilgisayarla geçirmeyi alışkanlık edinmiş gençlik olup, maalesef cami-cemaat gibi kavramlara bir hayli uzak olma eğilimlidir. Çünkü sürekli medya yoluyla basın yoluyla bu kitlenin zihinlerine, cami ve cemaat ile ilgilenen kişilerin yaşını başını bir hayli almış, ununu eleyip eleğini asmış bir ayağı çukurda kişiler olduğu empoze edilmektedir. Ve hepi topu 1,5 aylık yaz Kur’an kursu bile çok sıkıcı gelmekte ve bu çağdaki çocuklar ve gençlere koskoca bir senenin 1,5 aylık zaman diliminde bile olsa camiye gelme ve Kur’an öğrenmek son derece sıkıcı gelmektedir.

“O nedenle klasik eski model imamlık anlayışından ziyade gençleri camiye gelmeye ve Kur’an öğrenmeye ve dini konularda en asgari bilgileri bile olsa öğrenmeye teşvik edecek imam modeli olmak çok ama çok önem arzetmektedir.”

Çünkü zaman maalesef ahir zaman ve günah ve malayani olabilecek bir çok şeyler gençlerimize çok süslü gözükmekte olup ebedi alem, Ahiret yurdu için gerekli olan bilgi beceri uygulama türünden aktiviteler ise maalesef itici gelmektedir. İşte imam olacak olan adayın ekstra bilgi ve beceri sahibi olmasına Diyanet haklı olarak önem atfetmektedir.

7) Ezan, ses. Bu sayılanlara ek olarak imam adaylarında “ezan okuma” yeteneğinin olmasına bazı komisyonlarda dikkat ediyorlar. O nedenle çok mükemmel olmasa da ihtiyaç duyulduğunda ezan okuyabilmeniz gerekmektedir. Ve bazı komisyonlar sizden ezan okumanızı talep edebilmektedir. Bunun için en az bir makamla da olsa bir ezana çok güzel çalışın ve oku dendiğinde orada çekinmeden okuyun. Bunu da yaparken asla ezanları karıştırmayın. Bir tek Hafızın bir ezanını dinleyin ve onu adeta sihninize kodlayarak aynısını taklit edin.

Sınavdan çıkarken yani size tamam denilip elinize sınav giriş belgeniz verilecek çıkabilirsiniz denilince ayağa kalkarken yine ceketinizin ilk düğmesini ilikledikten sonra sınav komisyonuna asla arkanızı dönüp çıkmayın çünkü bu bir saygısızlık olarak değerlendirilip, puan kırılabilmektedir. Bu gibi hususları göz önünde bulundurursanız başarılı bir imamlık mülakatı geçirmiş olursunuz.”

“Gerisi Allahın takdiri. Kıymetli imam müezzin, Kuran Kursu öğretmenliği adayları siz niyetinizi halis tutun, Allahın dinine hizmet gayesiyle imam olmayı dileyin ve bu konuda Allahın yardımını almak için hacet namazı kılın, teheccütlerde Allaha yalvarın. Çünkü unutmayın bütün hayır, bütün kararlar Allahın elindedir. İnsanlar sadece birer sebep ve vasıtadır. Sizin imam olmanızı, kendi evinin hizmetkarı olmanızı önce O onaylayacak..”

Allah muvaffak eylesin kardeşim

Misafir yazar: Cami Görevlisi A. Harput

Derleyip sunan: isa erdoğan, 12.11.2021 İstanbul

“İMAM” Konulu yazıyı okumak için tıkla: https://isaerdogan.com/imam/

18 Kasım 2021 Perşembe

Erişilebilir Kadın Bolluğu Sorunsalı

Bugün Diyanet işleri başkanlığına bir kadın yardımcı atanmış. Eğer Türkiyenin sorunlarını bu çözecek ise varsın olsun! Ama öyle olmayacak.

Şimdi bu hanım başkan ne yapacak? Düşünecek "devlet beni niye atadı buraya? demekki erkeklerden beklenmeyen şeyler benden bekleniyor" diyecek ve başlayacak üretmeye, Olmayan sorunları var gibi göstermeye.. 

Başlayacak demeye "Ee efedim Diyanet personelinin %87'si erkek yüzde 13'ü kadın. Kadın oran Diyanet içerisinde artırılmalı, kadın müftüler olmalı, kadın müftü yardımcıları olmalı, yok camilerde kadın görevliler olmalı.. varsa kadın yoksa kadın!" 

Sanki ana sorun erişilebilir kadın azlığı ! Aksine kadınlar iş sahibi oldukça, köşelerin başına geçtikçe sorunlar daha da büyüyor..

 Bugün bir telefon aldım 5 çocuklu bir anne feryat ediyor "kocamın şirketi büyüdükçe mal varlığı arttıkça erkek işçileri çıkardı hep kadın almaya başladı.. sekreterleri kadın çaycısı kadın hizmetliler işçiler kadın her tarafı kadınla doldu.." Çok şeyler anlatacak ama dili varmıyor dudağını ısırıyor..

Bugün Avrupa'nın nüfusu kırılıyor, ahlak çökmüş, aile yuvası dağılmış, sapıkça eğilimler ayyukaya çıkmış sapıklık sayılmasın teziyle kurtarılmaya çalışılıyor. Avrupa geri dönüşü olmayan bir yola, ölümcül bir girdaba kapılmış, helaka doğru gidiyorlar.

Sebebi; Erkeğin sosyal hayatına sokulmuş olması. Erkekler için kadına erişimin bu denli kolay olmuş olması..

Bu durum beraberinde 6 temel sorun getirdi:

1) çalışan kadın çocuk yapmak istemez, ülke nüfus geriye gitti

2) çalışan kadın akşam eve yorgun gelir ev işlerini yapmak istemez kadınlık görevini yapmak istemez. Bu da yuvadaki dengeleri bozar eşleri gerer ve ayırır. 

3) ekonomik özgürlüğüne kavuşan kadın kocasının kahrını çekmez olur, aile biter

4) erişilebilir kadınların yoğunluğu erkeklerde kadından soğumaya sebep olur. Avrupa'nın Amerika'nın şu anki durumu. Eşcinsellik tırmanıyor ve kanıksanıyor.

5) kadın yoğunluğu erkeklerin ilgisini çekme rekabeti doğurur, bu ise dekolteyi ve ahlaksızlığı tetikler.

6) Erişilebilir kadın yoğunluğu diğer acıdan erkeğin dikkatini dağıtır eğitim ve iş hayatında başarıyı düşürür 

Batı aleminin batışa doğru ilerleyen hali bu iken Bizler de adım adım onların ardı sıra helaka gidiyoruz ! Allah akıbetimizi hayr eylesin. Idarecilere Kuran ile yoğrulmuş doğru akıl ve fikri verecek danışmanlar ihsan eylesin.

isa erdoğan

13 Kasım 2021 Cumartesi

İmanı Bozan Terddüd ve Şüphenin Miktarı

İman en az % 50 + 1 kanaat ister

 İman Allah'ı ve Allah'tan geleni kalben tasdik etmektir. Tasdik ise karar verdikten sonra olur. Karar vermiş olmak için kalp o yöne eğilmeli, o taraf ağır basmalıdır. Eğer kalp ağır basmaz, terazinin eşit kefeleri gibi ortada kalırsa buna tereddüt denir. Tereddüt iman sayılmıyor. Kuranda bu hale şek ve rayb denir. kişi inanç konusunda kararsız ise gönlü yüzde 50, yüzde 50'dir. Kuran bu durumu "ne onlardan ne bunlardan" diyerek tanımlar ve buna münafıklık" der. Dolayısıyla iman sahibi olmak için +1 ile de olsa gönül bir tarafa eğilmelidir. "İman: en az %50+1" sözünün manası budur.


Kıymeti tam anlaşılmayan bu malumat aslında çok önemli. Bunlar bilinmeden iman hakkında "vesvese evham şüphe şek tereddüt ve yakîn" kavramları da bilinemez. Biri diğerinden tefrik edilemez. O yüzden her mümin binleri iyice bilmelidir.

Zihin bir konuda karar verirse.. bu ya yüzde 100 olacaktır ve daha az. Az olursa: ekser kısmına zan düşük kısmına ise evham veya vesvese denir.. Mesela öldükten sonra yeniden dirilmek hakkında sen %95 var diyorsan sen "yeniden dirileceğini" zan ediyorsun yüzde 5 te aceba dirilmeyecek miyiz diye evham ve vesvese ediyorsun. Bu vesvese imana zarar vermez. 


"Onlar tekrar diriltileceklerini zannetmiyorlar mı?" Mutaffifin:4

Eğer kişi o yüzde 5lik evham ve vesveseyi de kalpten siler yüzde yüz inanırsa buna Kuranda îkân, yakîn denir. "Ve onlar ahirete îkân ederler (yakînen inanırlar) Bakara:5 


Îkân imanın en üstün derecesi ve hakikatidir. Her mümin imanını bu mertebeye yükseltmek için çabalamalıdır. Bu çaba ve çalışmaya tarikat denir. Ucunda hakikat vardır


Eğer evham çoğalır ve zihnin yargısı yüzde 50, 50 olursa bu kişi artık kararsızdır ve maalesef imanını yitirmiştir. Böyle iki arada bir derede olmaya Kur'an "şekk" der, diğer adı "rayb ve yertab" dır. Bu münafıkların gönül halidir


Münafıklar küfür ile iman arasında bocalayıp dururlar. Ne bunlara (mü'minlere) ne de şunlara (kafirlere) bağlanırlar.


Gerçek müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye (tereddüte) düşmeyenlerdir.." Hucurat 15


Senden izin isteyenler, olsa olsa Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar olabilir. Onların kalbleri hep işkillidir. Bundan dolayı şüphe içinde bocalayıp dururlar." Tevbe:45