26 Mayıs 2020 Salı

Abdussamed'e Şan ustası Emre Yücelen Yorumu: Ağlıyor Sanki

Yorum dakika 03:00 te başlıyor. Tilavet Raad Suresi 8

Allah Rasulü sas: Kuranı hüzünle ağlayarak okuyunuz..

Abdussamedin kendine has o okuyuşu o makamı sanki Allahtan hususi bir ilhamla almış gibi! Çünkü onun dünya sahnesine çıktığı dönemde Mısır Kârileri (Kuran Okuyucuları) musiki namelerin etkisinde; beyati sabâ nihavent segah rast arasında gidip gelirken, o bu anaforu delmiş, müziğin tasallutundan Kuranı adeta kurtarmıştır. 

Evet onun kıraatine mûsiki masterleri not veremediler, şant hocaları değerlendirme yapamadılar. Çünkü Abdussamedin okuyuşu ne nihavent ne saba ne hicaz ne de rast değildi. Abdussamed günahkar notaların ölçülerini tanımıyor, Kurana özgü lahuti bir makamla, ilahi Kelama yakışır bir tilavet tertil ediyordu. Dinleyenlerin ayaklarını yerden kesiyor, huzuru ilâhiye yükseltiyordu.. Rh A

Bu itibarla Abdussamed Bir Kıraat İmamı, Kuran Kıraatinde bir müceddid'dir. Allah rahmet eylesin, en yüce makamları ihsan eylesin

Tarikatlar Islam Ordusunun Destek Kıtaları


Aşağıdaki sayfa "Tarikatlar tembellik meskenet yuvaları !" diye iftira eden ehluAllah düşmanlarına karşı çok önemli bir vesika. Söyle yazıyor:

Kübreviyye tarikatı Şeyhi Necmeddini Kübra Hazretleri memleketine yönelen büyük belaya karşı sebat ediyor, birçok insanlar üzerlerine gelen moğol tatar istilasından korkup yurtlarından kaçarken o tarikat şeyhi müritleriyle birlikte Cengiz ve Hülagü kafirlerine karşı duruyor ve Şehit oluncaya kadar aslanlar gibi savaşıyorlar..

Görüldüğü üzere tarikat tekke dergahlar gerektiği zaman kışla askeriye ve ordudur o yüzden her asırda kafirlerin korkusudur

Allah'ın Laneti meleklerin Laneti nice islâm beldelerini yakıp yıkan moğol kafiri cengiz ve hülagu ve diğer zalimlerin üzerine olsun


19 Mayıs 2020 Salı

Kadir Gecesi ve Kuran-ı Kerim

Kadir Gecesi ve Kuranın Hakimiyeti

Bu Geceye kadir kıymet veren Kuran'dır. Kuranın bu gecede inzal edilmiş olmasıdır.

Çünkü Kuran en kıymetlidir, kıymet verir.

Kuran bir Geceye indi o geceyi Kadir Gecesi yaptı, 1000 aydan hayırlı kıldı.

Kuran bir Aya indi o ayı Ramazan kıldı, onbir ayın sultanı kıldı.

Kuran Muhammed aleyhisselama indi, Onu ikiyüz yirmi dört bin Enbiyaya server kıldı, Allahın Habibi kıldı.

Kuran Ümmeti Muhammede ihsan edildi, ümmetler içinde en hayırlı ümmet kıldı.

Kuran Hafızın kalbine girdi, onu müminlerin sertacı kıldı.

Şu halde bizler de bu Kuranı kalplerimize evlerimize indirelim ki kıymetli olalım

Önce o Kurana şeksiz şüphesiz iman etmeliyiz. "Size öyle bir Kitab indirdik ki zikriniz, övüncünüz şerefiniz Ondadır" buyuran Kurana inanmalı ve şerefi diplomada parada avrupada değil Kuranda aramalı

Kuran hükümleri olan Şeriatın tesisini can-ı gönülden arzulamalı. Kuran eğitim müessesi olan, Kuran alimleri yetiştiren Medreseye sahip çıkmalı. Çocuklarımızı Kurana medreseye vermeli

Kuran bir dünya görüşüdür. Dünya görüşümüz Kuranın dünyaya hakim kılınması olmalı. Hedefimiz gayemiz ülkümüz idealimiz "Allahın adını, kelimesini yüceltmek, Kuranı yeryüzüne hakim kılmak" olursa ancak Kuranın tarafında olmuş oluruz.

Hakiki müslümanın siyasi iktisadi ictimai görüşü ancak Kuran merkezli olabilir. Kuran merkezli bir dünya görüşü olmayanlar Kuranı terk etmişlerdir. Allahın ipni ellerinden bırakmış başka iplerin izlerin peşine takılmışlardır.

Bugün Kuran Türkiyede gariptir. Terk edilmiştir

Kuran millet meclisinden dışlanmış, kanunlar yapılırken Kurana bakılmıyor.

Kuran mahkemelerden dışlanmış, Allahın kulları yargılanırken Allahın hüküm ve kararlarına bakılmıyor..

Kuran devlet dairelerinden dışlanmış. Memurlar Kuranı tatbik etmiyor, Kuran esasları yürütülmüyor..

Kuran üniversitelerden dışlanmış. Bilim üretenler ilmin kaynağı Kurana itibar etmiyor..

Kuran çarşı pazardan dışlanmış. Ticaret ve ekonomide Kuranın buyruklarına bakılmıyor..

Kuran toplum hayatından dışlanmış. Oyunlar filimler eğlenceler.. Kurana danışılmıyor.

Kuran ordudan askeriyeden dışlanmış, dost düşman tespitinde, strateji oluşumunda Kurana müracaat edilmiyor.

O yüzden Allahın nusreti bizden ırakta, o yüzden Allah Rasulü bizden şikayetçi: "Ya Rabbi benim kavmim bu Kuranı terk-i mahcur ettiler."

Kuran Allahın kalesidir. Giren kurutulur.

Isa Erdoğan, 2018

Hafız M Yahya Yıldızhan ve Yıkılan Bir Put Daha

Muhammed Yahya Yıldızhan

15 yaşında hafız ve Qâri.. Arab şivesi, Mısır ağzı okuyuşu ile TRT Kuranı güzel okuma yarışmasında bu haftanın birincisi oldu..

 Muhammed yahya için kelimeler kifayetsiz.. Ancak ben jüriyi burada kutlamak istiyorum ve yolunu yapan önünü açan Abdüsselam Kuran Kursu hocalarını.

Çünkü Türkiyede bir totemin daha yıkıldığını görüyorum: Tebrikim o yüzden: Tilavette unsuri taassub totemi..!

Yani okuyuşta türkçülük!
Arabi Lahn'dan kasıtlı kaçınma..

Halbuki Arabi Lahn yani şive ağız, Kuranın ilk nazil olduğu ve okunduğu ağız. Taklit edilmesi, örnek alınması gereken.. Osman Eğin hocanın Ubeyy b. Kaab vurgusu, bence bu ağıza dönüş için bilinçli bir vurguydu. "Kuranı bu dört kişiden alın" demişti Allah Rasulü

O yüzden hem Hafizı, bu yoldan gittiği için,
hem Hocalarını, önünü kesmeyip tercihine saygı duydukları için,
hem de jüriyi "istanbul ağzı" edebiyatı yapmayıp notunu kırmadıkları için, türkçülük hatasında ısrar etmedikleri için takdir ve Dua ediyorum.

Bence önemli bir gelişme.

Daha bir kaç sene öncesine kadar Diyanet, Hafız Ishak Danış'ın kıraatini onaylamıyor Türk Ağzı ile okumadığı gerekçesiyle önünü tıkıyordu.

Diyanete musallat olmuş o Türkçülük merkezli siyasi yapı etkisini kaybettikçe, ufkumuz mefkuremiz ümmete ulaştığı ölçüde Kuran okuyuşumuz da Islamî dünya normlarına yaklaşmaktır.

Buna katkısı emeği tesiri olan herkesin Allah amellerini meşkûr, hidayetlerini muzdad günahlarını mağfur eylesin.

isa erdoğan

Orucun Imsak ve Iftar Vakitleri Hakkında Hususi Değerlendirme

Orucun Farzı Üçtür

1) Başlangıç ve bitiş vaktini bilmek
2) Niyet etmek
3) Yemek içmek, c.münsabetten kesilmek

1) Başlangıç vakti: Tan yerinin ağarmasıdır yani fecri sadık yani takvimde imsak vakti. Tan yeri ağarmaya başlamakla gece bitmiş gündüz başlamış olur. Oruç da başlar

Buyuklerimden duydum Eskiler köylerde sahur vakti horozlar ötene kadar yerler, horozlar ötmeye başladığı an yemekten el çekerlermiş.

Bizim mahallede fatih çarşambada bir horoz vardı cins Denizli horozu. Hakkaten gece saat 02:00 de öter teheccüde, sahura kaldırırdı. Bir de saat 04 te öter imsak vaktini bildirirdi. Biz talebeler medresede o horozun ötmeye başlamasıyla vaktin çıktığını anlardık. Saate bakınca tam imsak vakti olduğunu görür hayret ederdik.

Bu horoz tecrübesi Diyanet Takviminin isabetli olduğunu ayrıca göstermesi bakımından önemli

Bitiş vakti: "Sonra orucunuzu geceye tamamlayın.." Bakara 187
Gun iki parçadır gündüz gece. Gündüzün sona erdiği vakit gecenin başladığı vakittir. Yani güneşin bütünüyle battığı vakittir. Takvimde akşam namazı vakti. Madem gündüz sona erdi oruç ta sona ermiştir. Fazladan aç durmak orucu uzatmaz ve ekstra sevap getirmez.

Takvimdeki akşam saatinin isabetli olup olmadığını gözlemlemek için bir akşam Garipçe Köyde güneşin batışını denizden izledim. Güneş bütünüyle battı ve ancak takvime göre 10 dakika daha vardı. Yani takvimle hareket eden ibadetini garantiye almış olur.

2) Niyet kalben o işi bilip kastetmek. Dille söylemek şart değil. Ramazan orucuna geceden niyet edilir sonradan öğrenen öğleye kadar niyet edebilir.

Niyet etmek bütün ibadetlerde şart olduğu gibi oruçta da şarttır. Aç susuz durmayı perhiz recim öylesine aç durmaktan ayırt eden şey bu niyettir. Mümin Allah için aç susuz kalarak akşama kadar Allahı zikretmiş olur. Açlığın nefse verdiği eziklik sayesinde Allah nezdinde bir kıymet bir fazilet elde eder

3) Yemek içmekten ve cinsi münasebetten kesilmek orucun ruknudür. Oruç bu açlıkla oruç olur. Unutarak yemek ise Allahın ikramıdır hatayla yemek içmek böyle değil o orucu bozar. Bu kişi ramazana hürmeten yine akşama değin elini yemekten çekmelidir.

Oruçlu kişi Vücuda gıda kuvvet keyf veren ve yenmesi içmesi adet olan şeyi kasten yer içrse 2 ay (60 gün) keffaret cezası gerektirir. Oruca hiç niyet etmemiş olmanın cürmü daha büyüktür. Bu Allahı hiç saymadığı için Allah da bunu rahmetiyle saymayacak dünyada tutmadığı orucu mahşerde belki cehennemde yıllarca iftarsız sahursuz mükafatsız tutacak. Tövbe ederse ne alâ.

isa erdoğan 2018

Not: Bugünlerde istanbulda çok yüksek bir bina üzerinde gözlem ve kıyaslama yapmak istiyorum. Imkan bulursam sonuçları paylaşacağım. i.er 19.05.2020

Tenkit ve Reddiye: EHL-I SUNNETE GORE TEKFIR PROBLEMATIGI" Kitabına karşı

İlahiyatçı akademisyen Doç. Dr. Hilmi Karaaç bir makale (tez) yazmış 24 sayfa. Adı "EHL-I SUNNETE GORE TEKFIR PROBLEMATIGI" 

Kitabı okuduğunuzda Ehli Sünnet Camiasını diğer msülümanları haksız yere dışlayan, ilim ve insafan uzak, taassup ve inatla hareket eden bir "tekfirci" fırka gibi görürsünüz ! 

Bu betimleme ve tasvir apaçık Ehli Sünnete yapılmış bir haksızlık ve iftiraydı. ve elbette bir cevap verilmesi gerekiyordu

E-Mail yoluyla gönderdiğimiz cevabımız aşağıdaki gibidir:  

1) Hilmi Bey makalenizi okudum. Öncelikle aklıma şu soru geldi : Siz hangi mezheptensiniz ? Siz Ehli Sünnet değil misiniz ?

2) Ayrıca çalışmanız eksik, tamamlanmamış. Tekfir alanlarını sayarken "Sahabe hakkındaki tutumlara" ve Şiaya hiç değinmemişiniz

3) Bugün tekfiri en yoğun kullanan iki akımdan biri; kendini Ehli Sünnet sayan Vahhabiye (selefiyye) ; Bunlara göre tekfir sebepleri "oy vermek, laik ülkede memur olmak, imam olmak, öğretmen olmak, MV olmak.." gibi güncel şeyler. Ilginçtir ki tekfir tartışmaları bugünün dünyasında bu minvalde olurken bunlardan hiç bahsetmeyip tarihte kalmış tartışmaları kitaba konu etmeniz akıllarda şüphe bıraktı : Tekfircilerin kralı denebilecek Vahhabiye firkasını neden gizlediniz ? Yoksa bunlardan mısınız ?

Tekfircilerin âlası ikinci fırka ise Şia. Oniki imama iman etmediğiniz için "Ehli Sünnet camiayı toptan kafir!" addeden Şiadan da hiç bahsetmemişiniz, neden ? Tamam makalenin konusu "ehli sünnette tekfir" ancak konu dışına çıktığınız yerlerde bir cümle olarak değinseydiniz iddia ettiğiniz "objektif olma tavrınızda" samimi olduğunuz anlaşılırdı.

4) Bazı dindar akademisyenlerin objektivite adına 'mezhep üstü' kalma tavırları son derece itici ve haksız bir tutumdur. Mezhep üstü olamazsınız. Hakem bir melek veya haşa ilah edasıyla hareket edemezsiniz. Bu da başka bir mezheptir adını bulmak zor değil.

5) Ehli Sünnet tekfir konusunda en hassas ve en dikkatli olandır. Biz itikadi bir sapma tespit ettiğimizde "bu küfürdür" deriz ve ancak o kişiye "kafir" demeyiz. Bu iki ifadenin anlamı bizde farklıdır. Bu inceliği fark etmekten uzak olmanız konuya iyi çalışmadığınızı gösterir.

6) Ehli Sünnet alimlerini tekfire sevk eden duyguları sayarken "hasmı susturma, psikolojik baskı yapma, ona galip gelme çabası" gibi değerlendirmeleriniz zanni ve indidir. Niyet okumaktan ve belki su-i zandan ibarettir ki niyet okuma, ilmi çalışmaları indi mulahazalara dönüştürür. 

Zannınızın aksine: Ehli sünnet alimleri hasmı tekfir ederken Mekasıdı Şeriadan olan "Dini muhafazayı" amaçlar.

7) Esasında tekfir Kuran ve Hadisin zahirinde apaçık bir husustur. Kuran (katil, asi, müfteri gibi) nice amel sahiplerini doğrudan küfre nispet eder de Ehli Sünnet bu Ayet ve Hadisleri tevil ederek tekfirin alanını daraltır, yani tekfirden son derece kaçınır.

Sonuç: Beşinci ve yedinci maddede belirttiğimiz gibi Ehli Sünnet tekfirden en uzak durmaya çalışan en hassas ve en dikkatli islam ümmetidir. Durum böyle iken makalenizde bu hususa temas etmeyip Ehli Sünneti tekfirci bir fırka gibi göstermeye çalışmanız makaleyi iyi niyetle kaleme aldığınız sanısına gölge düşürmektedir.

İsa Erdoğan, araştırmacı yazar

16 Mayıs 2020 Cumartesi

Çocuklara Bilmeceler | isa er

1 Çocuklara Bilmece

Rasulullahtan aldılar el
Ardı sıra dört güzel

Cevap : حضرت أبوبكر و عمر و عثمان و علي
رضي الله عنهم

2 Çocuklara Bilmece

Rayları var yürürler
Bizi insanlardan gizlerler.
Not: tren değil

Cevap : ستارة = برده

3 Çocuklara Bilmece

İçi pambuk mu pambuk
Dışı gevrek mi gevrek

Cevap : خُبز = أكمك

4 Çocuklara Bilmece

Bir elin parmakları kadar
Insana değer katar
Yapılır ölene kadar

Cevap: الصلوات الخمس = نماز

5 Çocuklara Bilmece

Nokta nokta çok çok
Suya attım hiç yok

Cevap: سُكّر = توز شكر

6 Çocukara Bilmece

Yaprakları var ağaç değil
Konuşur benle insan değil

Cevap: كتاب

7 Çocuklara Bilmece

Ben onu tutarım o da beni tutar..
Gideriz Cennete kadar

Cevap : صوم = أوروج

8 Çocuklara Bilmece

Bir imam iki müezzin 99 müslüman asker..
Anca beraber kanca beraber

Cevap: مِسبحة = تسبيح

9 Çocuklara Bilmece

ince ince tel tel
Olmayınca olursun kel

Cevap: شَعر = ساج

10 Çocuklara Bilmece

Dikenli demir
Onunla yenir

Cevap: شوكة = جاتال

Beyaz bir kutu
Mutfağı hep yuttu

Cevap: ثلاجة = بوزدولابي

11 Çocuklara Bilmece

Ağzı var dili yok
O bağırır en çok

Cevap : صبي = ببك

12 Çocuklara Bilmece

Kolu var eli yok
Onunla tokalaşırsın en çok

Cevap : باب  = قابو

Not: Bu sayfada yayımlanan bütün "Çocuklara Bilmece" ler öz imalatımız olup hiç biri intihal değildir.

15 Mayıs 2020 Cuma

Mektubatçı Bayram Hoca Hakkında


Adı: Bayram Ali Öztürk
Sıfatı: allame hatip ve abid hem mücahit
Lakabı: Mektubatçı Bayram hoca
Lakabı diğeri: ayaklı kütüphane
Meşrebi: imam Mahmud efendinin has talebesi sadık bir müridi
Nesebi: Bende-i Evliya şanlı Bilal Efendinin yeğeni
Mevtıni: İsmailğanın gururu fatihin gözbebeği

İmamı Rabbaninin manevi müntesibi hem aşığı ve Şaheseri Mektubatın bir tellalıydı.
İşrak vaktinde uykulu mahmur gözlerimiz onun gür edasıyla açılır
sabah namazı akabinde onun aşk ve şevkle okuduğu dersi İsmailğanın bir şiarıdır
Bayram hoca ciddiyet ve vakarla kürsüye çıkacak
ve "Ya Allahu ya Muin ya Hannanu ya Mennan ya Aziz ya Rerim ya Rahimu ya Rahman.
Mevlana imamur-Rabbani kaddesallahu sirrahu ssamedani buyurduki.." ile başlayan hitabı
camiyi çınlatacak.

O konuşurken adeta kükrerdi. tok kalın ve etkili sesi bütün kalpleri tesir altına alır
ve konuyu istese de istemese de ilgili olsa da olmasa da herkesi dinlemeye mecbur ederdi
Ancak asıl dinleyicileri onun azat kabul etmez sadık muhipleridir
Bunlar onun hiçbir sohbetini kaçırmaz ve Bayram hoca nerde bunlar ordadır.
Ellerinde Mektubat Bayram Hocayı ısrarla takip ederler bazen not almaya çalışır bazen de
yasağa rağmen sesini kaydederlerdi. Hiç unutmuyorum bir defasında minberde hutbe okuyordu
oradan haykırdı içinizde sesi kaydedenler var bak arkadaş inersem seni ortaya çıkarmasını bilirim
dedi, ve arkadaşımız diyor o an elim ayağım birbirine dolandı heyecan ve korkudan ne yapacağımı şaşırdım.
Mıymıntı pasif ve pısırık Müslümanları sevmezdi herkesi kendi gibi cesur coşkulu ve cevval görmek isterdi.
İçinde öyle bir derdi bir ızdırabı vardı ki nice çağlar çağlardı da bir türlü boşaltıp rahatlayamazdı.
İmam Mahmud Efendi hazretlerinin vekiliydi. Ahir ömründe İsmailağada yaptığı pazar sohbetleri hazreti imama niyabeten ona vekâleten yapıyor ve cami hınca hınç dolarak geç gelenler oturacak yer bulamıyordu.
Hazreti imam onu defaten kendi yerine Yavuz Selim Camii kürsüsüne de çıkarmış ve sohbet ettirmişti. bir defasında işrak vakti başlayan sohbeti tam beş saat sürmüş ve bazı yaşlıların inlemeleri sayesinde ancak son bulmuştu. o gün vaazın ortasında anlattığı hadisenin tesiriyle dayanamadı ve hıçkıra hıçkıra ağladı. Osmanlı ecdadımızın büyüklere olan edeb ve hürmetini konu ediyordu. ve pehlivanlardan Koca Yusufun genç bir rakibiyle yaptığı son müsabakasını anlatıyordu. saatler süren müsabakada Koca Yusuf rakibine "evladım biliyorum istesen beni çoktan yenebilirsin ancak yaşıma hürmeten bunu yapmıyorsun" dediğini aktardı ve tam o anda Bayram hoca kendinden geçti...
İşte Bayram hoca içinde volkan gibi kaynayan ızdırabını kürsüden taşırır ve bazen hıçkırıklarla ağlar bazen divaneler gibi bağırır sayha atar bazen galeyana gelir aşıklar gibi nameler okur bazen savaşa giden mücahitler gibi kasideler marşalar söylerdi..
Bir avuç Çeçenistan’ın kocamış rusyaya bu denli direnebilmesinin perde arkasında tarikat ve maneviyatın olduğunu fark eden Kaddafi Libya lideri
ülkesinde tasavvuf ve tarikat sempozyumu düzenletmiş ve bütün dünya şeylerini davet etmişti. İmam Mahmud efendi kendisini temsil edecek libyaya iki adamını yolladı, biri denizli vekili İbrahim efendi, diğeri mektubatçı Koca Bayram
Evet Bayram hoca bir aşıktı Allaha ve dostlarına.. Bayram hoca büyük bir alimdi kimsenin adını dahi işitmediği arapça Osmanlıca farsça kitaplardan uzun uzun nakilleri karmaşık tahlilleri bir nefeste yapardı.
Bayram hoca bir ilim adamıydı, bayram hoca bir tarihçiydi yeri geldiğinde Amerikanın başkanlarını bir çırpıda alttan yukarı sayabilir, tarihi şahsiyetlerin isimlerini sıfatlarını unutamadan aktarırıdı
Bayram hoca bir kültür hazinesiydi, İsmailğa nın kürsüsünden altının  madenden nasıl çıkarıldığını ve nasıl işletildiğini o karmaşık kimyevi terimlerle aletlerinin adıyla yine ondan işitmiştik
Bayram hoca bir güçlü hatip bir toplum önderiydi. hiçbir vaazı sıradan değildi. kendine has üslubuyla her tabakadan insana hitap eder ve kendini dinletmesini ilmini satmasını bilirdi.
"Vaiz Timurtaş hocanın bende üç yüz kasedi var ben ondan başka hatip tanımam" diyen bir adam İsmailğa ya geldi ve Bayram Hocayı dinledi. Vaaz boyunca transa girmiş meczup gibi donakaldı ve vaazın tesiriyle hüngür hüngür ağladı “aman Allahım bu nasıl bir hatip bu nasıl bir vaaz böyle ben bu kadar vaaz dinledim bunun gibisini görmedim” diyerek hayranlığını itirafla önceki davasından vaz geçti.
Bayram hoca bazen meczubu-hal olur ve sekerat-ı aşkın tesirine girerek çok acayip, çok ağır ve anlaşılması güç sözler de ederdi. Muhammed Mustafa aynı Allah" sözü bu kabilde tevil isteyen ve zahiriyle alınması caiz olmayan bir sözüdür.
Kuran gibi neden her gün her gün mektubat okunuyor şeklinde yapılmış bir eleştiriye cevaben kürsüden haykırdığı “Bu Mektubat evet Kurandır var mı itirazı olan" sözü de bir diğer misaldir.
Bayram hoca korkusuz bir cengaverdi. ölümün üstüne üstüne giden bir yiğit mücahitti. öldürüleceğini hissediyor ve buna rağmen ümmeti Muhammedin evladına bir dert aşısı bir fitil yakımı uğruna bu büyük riski göze alabiliyordu.
Bayram Hoca bir Osmanlı hayranı ve müfrit bir muhibbi ve aşığı idi. Osmanlıyı asla yermez eleştirmezdi hiç bir zaman duymadık.
Sultanlardan bahsederken dedem Fatih dedem Yavuz Sultan Selim Han der ve cennetmekan diyerek ayırca dua ve tebcil ederdi.
Bayram hoca dünya siyasetini çok iyi takip eder Amerika israil Avrupa ve çinin sinsi oyunlarını deşifre eder ve açık bir dille İsmailğa kürsüsünden herkese duyururdu. filanca hastalık aşısı bahanesiyle doğu türki iller çocuklarının nasıl zeka özürlü aptallaştırlıdığını ondan dinledik ve devlet eliyle uygulanan aşılara asla temkinli bakmadık. misyonerlerin turist kılığında ülkeye nasıl sokulduklarını ve nerelere ne maksatla gittiklerini ondan dinledik.
Yine turistlerin ellerinde harita istanbulu sokak sokak dolaşıp nerde kilise eseri var yerinde tesbit ettiklerini ve biz müslüan Türklere karşı bir zerre sempati duymayıp bakışlarından nefret okunduğunu yine onun teşhislerinden öğrendik. İngiliz kafiri çörçılın haince planlarını Ortodoks kilisesinin sinsi tezgahlarını Türkiye üzerinde oynanan envai çeşit oyun entrika ve kurulan tuzakları ondan dinledik.
istanbul sokaklarında müstehcen bir kıyafet ve kısa bir etekle ilk defa gezenin ermeni bir fahişenin olduğunu ve halkın olanca yuhalaması ve suratına tükürmesine karşın yılmayıp şeytanca davasından vazgeçmediğini ve bugün kadınların kıyafetinde gelinen noktada onun bu çabasının ne denli etkili olduğunu ondan dinledik.
Buna mukabil Müslümanların pısırık korkak ve yığılgan kalıp küçücük bir ezayı göze alamadıklarından Dini İslam’ın bu durumlara düşmesine sebep olduklarını onun vaazlarında işittik.
Ecdada bağlı kalmaya, kendi dinamiklerimize sahip çıkmaya devamlı tembihte bulunur ve şöyle derdi:
senin nenen çarşafın altından eğer içe on santim kıvırdıysa sen sakın ola sekiz santim kıvırmayacaksın..
bugün sekiz yarın beş olur sonra bir bakmışın etekler kısalmış... ve aynen dediği gibi oldu. dün nenesi çarşaflı olan kadınların kıyafeti bugün ermeni kadınlarınkiyle aynı olmuş..
Özetle Bayram Hoca tek başına bir ümmet ve bir kişilik orduydu. o ruhunu davasına adadı ve varını canını o yolda cömertçe harcadı. evet harcadı ve bu sayede binlerce bayramların gönül ateşini tutuşturarak
islam sancağını bin cephede bin elde dalgalanmasına hayatıyla sebep oldu.
Sönmez bu dava sönmez, Bayramlar ölmedikçe
Ölmez Bayramlar ölmez, bu dava sönmedikçe

13 ramazan 1430
Tashih 8 Ocak 2010,isa Erdoğan

Bayram hoca amcası Bilal efendi ile efendi hazretleirni ziyarete gelir daha küçük bir çocuktur. Efendi hazretleri ona bakar ve der bu çocuk bize mektubat okuyacak.”
Bayram hoca bir camide imam olmuş vazifeye devam etmektedir bir gün amcasını ziyaret eder amcası Bilal efendi ona sorar cemaatle aran nasıldır seninle kavga eden var mı ? Bayram hoca hayır çok iyi kavga eden yok der. Bilal efendi acı hakikati söyler: demek ki cemaate gerçekleri söylemiyorsun. Eğer söyleseydin illa seninle kavgaya tutuşan olurdu. Bayram hoca bunu aktardı ve evet amcam Bilal doğru söylüyordu dedi. Bundan sonra bayram hoca daha bir hassas olur..

4 Mayıs 2020 Pazartesi

Tartışma: Evilyalar Kalp Okuyabilir mi ?

Tarikatı ve Allah dostlarını ve evliyanın kerametleri inkar eden bazı mihraklar "Tarikatı Muhammediye" isimli bir yazı yazmışlar ve orada Allah dostlarının "sırlara muttali olma" kerametini inkar etmişlerdir. Şöyle ki "Bizim mürşidimiz (Rasulullah) -öyle diğer mürşidler gibi- kalpleri okuyamıyordu" diyerek Tövbe:101 ayetini referans getirmişler ve "Hz Muhammed bile münafıkları bilemediğini" dolayısıyla kimse başkasının sırrına muttali olmayacağını ima etmişler.

Peki gerçek nedir ? Muhammed as münafıkları hiç mi bilemedi ? Allah ona düşmanlarını hiç bildirmedi mi ? Hayır

"Sırra vakıf olma kerametini" inkar edenlerin delil getirdiği Ayet budur:

وَمِمَّنْ حَوْلَكُم مِّنَ الأَعْرَابِ مُنَافِقُونَ وَمِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ مَرَدُواْ عَلَى النِّفَاقِ لاَ تَعْلَمُهُمْ نَحْنُ نَعْلَمُهُمْ سَنُعَذِّبُهُم مَّرَّتَيْنِ ثُمَّ يُرَدُّونَ إِلَى عَذَابٍ عَظِيمٍ

Tövbe 101 Meali: Hem çevrenizdeki bedevilerden münafıklar var, hem de Medine halkından münafıklıkta ısrar edenler var. Sen onları bilmezsin. Onları biz biliriz. Biz onları iki kere azaba uğratacağız. Daha sonra da büyük bir azaba itilecekler.

Bu ayete göre Rasulullah efendimiz münafıkları bilemez. Yani kalplere muttali olamaz, imanı var mı yok mu göremez. Doğru gibi..

Ancak bu konuyla alakalı tek ayet bu değil. Muhammed Suresinde 29. ayetinde Allah:

وَلَوْ نَشَاء لَأَرَيْنَاكَهُمْ فَلَعَرَفْتَهُم بِسِيمَاهُمْ وَلَتَعْرِفَنَّهُمْ فِي لَحْنِ الْقَوْلِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ أَعْمَالَكُمْ

"Yoksa o kalplerinde bir Maraz bulunanlar Allah kendilerinin kinlerini asla meydana çıkarmaz mı sandılar. 30: Dilesek biz onları sana gösteri verirdik de kendilerini bütün simaları ile tanırdın ve herhalde sen onları lakırdılarının edasından tanırsın"

Bu ayette Allah münafıkları ele vermekle tehtid eder, içlerinde olanı bildireceğini buyurur, ve de yapar.

İmam Ahmedin aktardığı bir hadisi şerifte anlatılır. Peygamberimiz bir defasında hutbedeyken isim isim 36 kişi için "filan kişi çık" "filan kişi çık" demiş ve Muhammed 29,30 ayeti tecelli etmiştir. [A.Hambel, Taberani]

Abdullah b Abbas der ki "Bu durum tövbe 101 de "Allahın onlara iki kere azab edeceğim" tehtidinin de tecellisidir. Bu ifşa ve cemaatten çıkarılma onlara ilk azab olmuştur. ikinci azab ise ahirettedir" demiştir.

Görüldüğü üzere Tövbe 101 deki sen bilmezsin ifadesi mutlak olmayıp "ben sana bildirmezsem" şartına bağlıdır. Nitekim bildirirsem bilirsin demektir ki bazılarını bildirmiş bazılarını da gizli tutmuştur.

إِذْ يُرِيكَهُمُ اللَّهُ فِي مَنَامِكَ قَلِيلاً وَلَوْ أَرَاكَهُمْ كَثِيرًا لَّفَشِلْتُمْ وَلَتَنَازَعْتُمْ فِي الأَمْرِ وَلَكِنَّ اللَّهَ سَلَّمَ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ

"Hani Allah onları sana uykunda az gösteriyordu.." Enfal:43

Enam 122: Ölü iken hidayetle dirilttiğimiz, kendisine insanlar arasında yürüyecek bir nûr verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp, ondan çıkamayan kimse gibi olur mu? Fakat kâfirlere, yaptıkları, böyle süslü gösterilir.

Allah bu ayette hidayete erdirdiği kullarına nur verdiğini beyan eder. o nur müminde basiret ve feraset kazandırır. hidayet ve takvası ne kadar fazla ise nuru da o denli fazla olur. o nurla bakınca veli kul bizlerin göremediği bazı şeyleri Allah ona gösterir. 

Hadisi Şerif : Müminin firasetinden sakının çünkü o Allahın nuruyla bakar. [Tirmizi, Taberani] (٢)

Bu ayet ve tefsirlerden anlaşıldı ki : Allah peygamberine kalplerde gizli olan hainlikleri bildirmiş, onu bazı sırlara muttali kılmış o da gereğini yapmıştır.

Demektir ki Allah o peygameberin sünneti üzere samimiyetle ilerleyen veli kullarına da bildirebilir ve binlerce tecrübe ile anlaşılmıştır ki bildirmiştir de. Siz artık buna ister kalp okuma deyin ister başka şey deyin. Mesele Allahın bildirmesidir.

Bu kardeşiniz de İmam Mahmud efendide sırra muttali olma kerametini hem çok kişilerden işitmişim ve kendim bizzat idrak etmişim. Artık dünya bir araya gelse aksini bana ispat edemez. Çünkü insanın yaşayarak, görerek öğrendiği şey lafla ve kuru iddiayla zail olmaz. Mesela çiviyi prize sokmuş ve elektriğe bir kere çarpılmış birine tüm dünya halkı "o çiviyi prize sokmak zarar vermez" dese.. Kime inanır, yaşadığına mı, o laflara mı !?

Bunun gibi.. Tarikat Ehlinin malumatları, ilimleri Kuran Sünnet İcma ve tecrübeyle zevken sabit ve katidir. Bunca inkar ve düşmanlık karşısında o yüzden sarsılmazlar. Kıymetli okuyucu sen de akıllı ol ve Allah dostları aleyhinde tavır alma.

isa erdoğan, 04.05.0202

----------------

١- [عن أبي مسعود عقبة بن عمرو:] خَطَبَنا رسولُ اللهِ ﷺ خُطبةً فحَمِدَ اللهَ، وأثْنى عليه، ثُمَّ قال: إنَّ فيكم مُنافِقينَ، فمَن سَمَّيتُ فليَقُمْ، ثُمَّ قال: قُمْ يا فُلانُ، قُمْ يا فُلانُ، قُمْ يا فُلان، حتى سَمّى سِتَّةً وثَلاثينَ رَجُلًا، ثُمَّ قال: إنَّ فيكم -أو منكم- فاتَّقوا اللهَ، قال: فمَرَّ عُمَرُ على رَجُلٍ ممَّن سُمِّيَ مُقنَّعٍ قد كان يَعرِفُه، قال: ما لك؟ قال: فحَدَّثَه بما قال رسولُ اللهِ ﷺ فقال: بُعدًا لك سائرَ اليومِ.

 • أخرجه أحمد (٢٢٣٤٨) واللفظ له، وعبد بن حميد (٢٣٧)، والطبراني (١٧/٢٤٦) (٦٨٧

٢- [عن أبي سعيد الخدري:] اتَّقوا فِراسةَ المؤمنِ، فإنَّهُ ينظرُ بنورِ اللهِ، ثمَّ قرأَ: إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآياتٍ لِلْمُتَوَسِّمِينَ

الترمذي (٢٧٩ هـ)، سنن الترمذي ٣١٢٧ • غريب • أخرجه الترمذي (٣١٢٧)، والبخاري في «التاريخ الكبير» (٧/٣٥٤) واللفظ لهما، والعقيلي في «الضعفاء الكبير» (٤/١٢٩).