Bugün 24 temmuz 2020. Ayasofyada ilk cuma namazını kıldık el Hamdülillah. Reisicumhurumuz Recep Tayyip Erdoğan nezaretinde ve Reisi Diyanetimiz Ali Erbaş hoca imamlığında..
Ayasofya artık müze değil Mescid. Ayasofya artık zincirlere vurulmuş değil, hür ve serbest. Ayasofya artık mahzun değil mesrur ve mesut. Bütün dünya Müslümanları buna çok sevindi. Müminler sevinçlerini sosyal hesaplarından paylaştılar..
Ancak üzülenler de vardı. Onlar da üzüntülerini öyle böyle ifade ettiler. Kimi camiye gelen müminlerin sayısını diline doladı.. kimi Ayasofyada duvarlarda duran ikon ve tasvirleri diline doladı, kimi de "yok dünya mirasıymış yok müze gelirinden mahrum olurmuşuz" gibi aciz yorumlar..
İçimizdeki urus çocukları evet üzüldü lakin Yunan pontus çocuklarının üzüntüsü bambaşkaydı.. "Türkiye laik kemalist çizgisinden çıktı batıya yüzünü değil artı sırtını döndü.." gibi höykünmeler ve 24 Temmuzu ulusal yas ilan etmeler, karalara bürünüp bayraklarını yarıya indirmeler..
Ayasofya Camiinin Allaha ibadete açılması Yunanı Rusu Pontusu neden rahatsız ediyor !? Gezip görmek ise dert, binası orada duruyor. Allaha ibadet ise dert, hani siz de Allaha inanıyordunuz !?
"Müslümanlık yalnız Allaha ibadet etmektir ve Ona bir şeyi ortak etmemektir [Buharî].
Bu bakımdan Allaha ben de inanıyorum diyen bir Yahudi bir Hristiyan asla camilere itiraz edemez karşı çıkamaz. "Bu camide Rabbimin adı yüceltiliyor" diye sevinmesi gerekir.. Ama hayır ! tarih boyunca bakın asla böyle olmamış. Daima camileri yıkmışlar harap etmişler. Allah Adının tek başına anılmasına razı olmamışlar.
"..Rabbini Kur'ân'da (la ilahe illallah diyerek) bir tek olarak andığın zaman da ürkerek arkalarına döner kaçarlar." [İsra:46]
İşte bu yüzden bizim müşriklerimiz de köpürüp durur ya! "Şu kadar hafta oldu diyanet hala bizim ilâhımızın adını hutbede anmadı" diyerek gün sayar, kin tutarlar..
Tevhidden ayrılıp şirke sapan kişi öyle bir hal alır ki şirkini Allah gibi sever (2:165) hatta yer gelir Allahın önüne geçirir. Artık o, Allah için yaşamaz şirk için yaşar. Bir yere bir imza bir isim yazacağı vakit Allahın ismi aklına gelmez. Bir sıkıntıya duçar olsa canı sıkılsa Allaha dua etmez, şirkine şikayet eder. Onu duymadığını görmediğini bildiği için de kulak mesabesinde anıt defteri icad eder, gider onu karalar. göz mesabesinde de her yere heykelini büstünü diker posterini asar..
Allah aşkına! Bu müşrik ağzını açıp "biz de Tanrıya inanıyoruz, biz de müslümanız" demesinin Allah yanında ne kıymeti olabilir!? Allaha yalnız ibadete razı olmayan rus pontusun da durumu işte budur. O yüzden camiye karşıdır
(...)
Efendiler Ayasofyayı Allaha ibadete açtık tamam.. lakin savaş bitmedi şimdi bilakis kızıştı. Urus pontusun çocukları kinlendiler bilendiler az bir gafletimizle işimizi bitirecekler kutsallarımızı tar-u mâr edecekler. Kaleyi fetheden askerin sıradaki görevi nöbet tutarak devamlı eğitim tatbikat yaparak kaleyi elde muhafaza etmek.
"Zorlukta abdest alınız beş vakit namazda camiye giderek çok adım atınız bir namazı kılınca diğerini gözleyiniz. Iste size nöbet budur ribat bağlantı budur" [Sahih-i Müslim, Malik, Ahmed, Tirmizi, Nesai]
isa er
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder