12 Kasım 2025 Çarşamba

TOKİ CAİZ Mİ Hocalar ne dedi ?

 Allah'ın yüce Adıyla


Özetle: Caiz, alınabilir 

Türkiye Müslümanları, başlarında Şeriat devleti, Halife ve Şeyhülislam olmayışından ötürü çıkan her yeni meselede ihtilafa düşmekte ve bu durum insanları güvendikleri mercilerce fetva sormaya yöneltmektedir. Bu mercilerin ilmi seviyesi takva ve dirayeti ve meseleye bakış seviyeleri farklı olması hasebince ortaya farklı fetvalar çıkmaktadır.

Biz bu çalışmada Türkiye halkının itibar ettiği Hoca ve kurumların 2022 yılı "Toki 250 bin konut projesi" hakkında verdikleri fetvaları derlemeye çalıştık. Önce kısa ve net fetva, sonra tafsilatı aktardık

Elif-ba sırasına göre:

Diyanet işleri Yüksek kurulu: Caiz

Eminali Yüksel Hoca: Caiz

Halil Gönenç Hocaefendi: Caiz

Hamdi Döndüren hoca: Alınabilir.

Hüsamettin Vanlıoğlu Hocaefendi: Caiz demiyoruz ancak caiz diyenler var onlara da sözümüz yok (onların fetvasını alabilirsiniz) >> video izle <<

Mehmet Savaş Hocaefendi: 2022 için görüş beyan etmedi Ancak Daha önceki benzer projelere caiz demiştir 

Orhan Çeker hocaefendi: Caiz

Soner Duman hoca : Caiz

TAFSİLAT VE İLMÎ TAHLİL 

İsmailağa fıkıh heyeti adına Hüsamettin Vanlıoğlu: Biz İsmailağa fetva heyeti olarak TOKİ'nin bu şartlarla sattığı konutlar "ödeme miktarı belirsiz olduğu için "caiz değil" görüşünü beyan ettik ancak bu ictihadî bir konudur. (Ayet hadisin kesin ifadesi değil) Farklı müctehitlerin görüşlerine dayanarak farklı hocalar 'caizdir" fetvası vermişlerdir. Buna da saygımız vardır.

Halil Gönenç Hocaefendi :

Satın aldığın bir malı ödediğin para zamanla değer kaybettiği için kaybolan değeri (efe-tüfe) enflasyon üzerinden yeniden hesaplayıp borca ilave etmek caizdir.

video için >tıkla<

Hamdi Döndüren hoca :

Alışverişlerde mal ile fiyat belli olmalı, memur maaşı dikkate alınarak Konut satışında ücrete sonradan ilave edilecek zamların ne kadar olacağı bilinmediğini için fiyatta bir belirsizlik var görülüyor. Ancak anormal krizlerde devlet vatandaşı ezdirmez diyerek devlete bir güven söz konusu ve en kötü ihtimalle böylesi belirsiz akitlere fasit akit denilir ve ancak tüm borçlar ödenip mal teslim alındığında tapudan serh kalktığında akit sahih olmaya döner. Bu itibarla TOKİ'den ev alınır diyoruz. > video <

Prof. Dr. Orhan ÇEKER :

Hükümetin yeni konut edindirme projesine göre ev satın almak caizdir. Fiyat belirsizliği taraflar arasında çekişmeye sebebiyet vermediği için akde zarar vermez. Çekişmeye sebebiyet vermeyen bu tür bilinmezlikler (cehalet-İ yesire) akdin sıhhatini olumsuz yönde etkilemez. Bilinmezlik, çekişmeye sebebiyet verecek seviyede (cehalet-i fahişe) olsaydı akdi fasid kılacaktı. Bu projede böyle bir bilinmezlik yoktur. Dolayısıyla şartları tutan kimseler katılıp ev sahibi olabilirler.

Soner Duman hoca :

Şahsen CAİZ görüşünü tercih ediyorum. Zira;

1) Fıkıh kitaplarındaki "tarafları anlaşmazlığa götüren her belirsizlik akdi fâsit kılar" ilkesinin mutlak ve genel geçer bir ilke olmakla birlikte hangi tür belirsizliklerin bu kapsamda görülmesi gerektiği meselesi, yani ilkenin somut durumlara tek tek uygulanması çağlara, durumlara, akit tiplerine göre değişebilir.


2) Mutlak belirsizlik ile mukayyed belirsizlik aynı kapsamda görülemez. Klasik fıkıh literatüründe ortaklık mahiyetindeki akitlerin neredeyse tamamında [mudarebe, müzaraa, muğarese, müsakat] mukayyed bir belirsizlik olmasına rağmen akitlerin geçerli olması fukahanın da bu anlayışta olduğunu göstermektedir.

SONUÇ ; CAİZ 

İsmailağa (Kalender -Vanlıoğlu) fıkıh heyeti dışında kalan Cumhur-u Ulemaya göre 2022 yılı TOKİ konut projesinden mal almak CAİZ görülmüştür.

---

Soru: Bu ihtilaflar içinde avam müslümanlar olarak cumhurun fetvasını tercih etmemiz, kolay/hevaya uygun olanı tercih etmek olur mu ? vebal olur mu?


Cevap: Fetvayı veren merciler ilmî icazeti olan, salahiyetli, takva kişiler olduktan sonra kolay olanı yanı ca1esiz diyenlerin fetvasını tercih etmekte de herhangi bir vebal olmaz. Nitekim Sahabe ra de alimleri dolaşır fetva üstüne fetva sorardı.


Çünkü "Her bilen üzerinde bir bilen vardır"


Fakirin şahsi mutaalası:


İslam'da śemen (malın karşılığı olan ödeme) aslında altın ve gümüştür. Kağıt para altının yerini aldığı kabul edildiği için itibarî śemen hükmünü almıştır. Ancak özellikle Türk lirası kısa sürede değer kaybettiği için, veresiye (uzun vadeli) akitlerde yeniden düzenlenmesi adaletin gereği olacaktır. Bu açıdan bakıldığında asıl sorun kağıt para üzerinden belirlenen fiyatın sabit tutulması olacaktır.


Örneğin "geçen sene 2021'de dairemizi 350.000 liraya sattık" denildiğinde bu cümle bugün 2022 yılında gerçeği ifade etmemektedir. Çünkü o para bügünkü para değil. Hemen hesap yapılarak bugünkü karşılığını bulmaya çalışırız. Demek ki enflasyona maruz olan kağıt para ile yapılacak uzun vadeli akitlerde borcu revize etmek hakkaniyet olacaktır.


Toki konut satışında da yapılan budur. 


Caiz değil diyenlerin ellerinde tuttukları tek delil "fiyatın belirsizliği".


Aslında TOKİ konutlarının fiyat belirsiz değil, peşin ödeme yapılması durumunda fiyat belirli (2022 yılında) 650.000 tl ve bu fiyatlar piyasadan 3 kat daha ucuz. Belirsiz olan şey burada gelecek enflasyon. Yani para ileriki yıllarda ne kadar değer kaybedecek, buna bağlı olarak da o değer kaybı ne oranda telafi edilecek bu belirsiz. Ama devlet şunu garanti ediyor ki şu anki peşin fiyatının üstüne çıkmayacak. Geçmiş yıllardaki teamül, uygulama bu noktada örnek olarak sunulmaktadır.


Belirsizlik Problemi 


Caiz olmaz" diyenler Liranın muhtemel kaybedeceği değerin telafi miktarı belirsiz olacağı için bu akite fasit/geçersiz demekteler..!


Onların ihmal ettiği husus şudur: örneğin TOKİ daireleri sabit taksit dolar üzerinden satmış olsaydı caiz diyeceklerdi, ve hâlbuki bu durumda ücret yine belirsiz olurdu. çünkü ABD doları 15-20 senede liraya karşı ne kadar artış sağlayacak yine belirsiz.


Bu durumda tek seçenek kalıyor, daireleri ya peşin satması veya altın karşılığı satması. Her ikisi de durumu zayıf vatandaşın aleyhine. Hâlbuki projenin asıl gayesi ekonomik durumu zayıf vatandaşları ev sahibi yapmak.


Artık tek çare devlet aklıyla sunulan mevcut seçenek oluyor: 6 ayda bir efe-tufe endeksli artışla taksitli satış 


Bir misal üzerinden gidersek, diyelim bir daireyi 50.000 dolara satın alsak her ay 1000 dolar sabit taksit ödemek şartıyla 50 ay vaade ile..


Bu onlara göre caiz. Neden? fiyat belirli olduğu için!


Neye göre belirli? Altına göre belirli değil.. Liraya göre hiç te belirli değil! Bugün (2022 yılı) 1000 dolar aylık taksit 18.000 tl yapıyor, ancak 2 sene sonra belki de bu rakam 20 veta 30.000 lira olacak !? Bu itibarla sabit fiyat dövizle satılmış bir mal kendi para birimimiz liraya itibarla yine belirsizdir !


Not: 1000 dolar 2022 de 18.000 tl iken 2025 yılında 40.000 tl oldu


Ey Fatih Kalender ve Hüsamettin hocalar, sabit taksit dolarla yapılacak satışta döviz kurundaki belirsizlik akdin caiz oluşuna zarar vermiyorsa, memur maaşı endeksli zam da vermemeli. Bir ne caiz diğerine caiz değil demeniz tutarsızlık


Çünkü alışverişlerde şeriatın tayin ettiği doğal parayı altın ve gümüşü terk ettiğimiz bu günümüzde, itibari paraların altın ve gümüş karşısına devamlı değer kaybetmesi sonucu oluşan belirsizlik kaçınılmazdır. 


Problemden çıkış


Bu tür belirsizliklerle beraber akit tamamlandığında, bütün ödemeler yapıldığında İslam alimleri akitin fasit olmaktan çıkıp geçerli ve sahih olmaya dönüşeceğini de ayrıca ifade etmişlerdir


2022 TOKİ KONUT PROJESİ CAİZ Mİ konusu tamam oldu

------------- 

2025 TOKİ 500 BİN KONUT PROJESİ 

Bu projede devlet TOKİ idaresi ile yapacağım evleri ortalama 2 milyona satmaktadır, bunun onda birini peşin almakta geri kalan meblayı 20 yıla yayarak cüzi oranlarda taksitlerle satmaktadır. Ancak Türk parasının muhtemel kaybedeceği değeri 6 ayda bir memur maaşına yapılan zam oranı dikkate alınarak yapılacak artışlarla değer kaybı telafi edilecektir. Milyonlarca vatandaş bu şartları bilerek her şeye rağmen onun kendi menfaatlerinin olduğunu görerek yoğun bir şekilde projeye ragbet etmektedirler.


GENEL GÖRÜŞ CAİZ OLDUĞU YÖNÜNDE

İsmailağa Fıkıh ve Fetva Heyeti Emin Ali Yüksel başkanlığına toplantı ve CAİZ olduğuna karar verdi

Medreseler ve Âlimler birliği: CAİZ 

الله اعلم بالصواب واليه المرجع والمئاب


 İsa Erdoğan 

Mesut Özbilir TOKİ Konut görüşü

 

2025 Toki Konut projesi caiz mi ? 

Eski hocalar: “Üzerinde banka ismi yazan bank'ların üzerine oturmak bile caiz değil” derdi, şimdi ne oldu da hocalar bankalar konusunda bu kadar rahat konuşabiliyorlar?


Bir süredir sıkça duyduğumuz bu soru, TOKİ tartışmalarıyla birlikte daha da alevlendi. Bunun dışında zaten mevcut fıkıh anlayışının ciddi anlamda sorgulanmaya başlandığı bir sürecin varlığı da söz konusudur. Bu iki meseleyi de vuzuha kavuşturacak bir misal vererek bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.


Fıkıh kitaplarımızda eti yenilen hayvanların dışkılarının hükmü tartışılmıştır. Ebu Hanîfe bunları ağır necaset görürken, iki talebesi Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed hafif necaset saymışlardır. Ancak İmam Muhammed daha sonra görüş değiştirerek eti yenen hayvanların dışkılarının fahiş miktarda elbiseye bulaşsa bile namaza mani olmadığına hükmetmiştir.


Onun görüş değiştirmesine sebep olan hadise şudur; İmam Muhammed, Abbâsî Halîfesi Hârûn er-Reşîd ile birlikte Rey şehrine gidip kadılık görevini üstlendiğinde yolların ve hanların bu dışkılarla dolu olduğunu görür. Bunun üzerine insanların bundan sakınmalarının güç olduğunu (umûmü’l-belvâ) dikkate alarak bu hükme varmıştır. Daha sonra fukaha -insanların ve hayvanların birlikte kullandığı- Buhârâ'nın çamurlu yollarını da buna kıyas ederek aynı hükmü vermişlerdir. (İbnü'l-hümâm, Fethu'l-kadîr [Dâru'l-kütübi'l-ilmiyye, Beyrut, 2016] I, 205)


Sanırım bu örnek iki meseleyi de anlamaya yardımcı olmuştur. Hocalar modernleşmiş ya da hassasiyetlerini yitirmiş değildir; ancak dünya değişmiştir, hızla da değişmeye devam etmektedir.


Fıkıh, meselelere çok yönlü bakmayı gerektirir. Zira Rey sokaklarını Abbasi sarayından görmek mümkün değildir. Bu sözlerimiz herkesin kendi hevasına göre kolaylık ihdas edebileceği şeklinde anlaşılsın istemiyoruz; ancak fıkıhla iştigal edenlerin bugün bu perspektiften çözümler üretmesi elzemdir, farz-ı kifâyedir, diye düşünüyoruz. Zira “Her şeyin haram olduğu yerde, her şey helal olur!” İnsan, yaptığı hiçbir şeyin İslam'a uymadığına, uymasının da mümkün olmadığına kanaat getirince kulluk motivasyonunu yitirir. Dine aidiyetini kaybetmeye başlar. Ve Allah muhafaza inancından olur. Dolayısıyla insanlara eldeki imkânlar dâhilinde “uygulanabilir” çıkış yolları sunmak gerekir.


Maalesef alanında uzman hocalarımız bile kimi softaların zorbalığına maruz kalmamak için görüş belirtmekten çekinir olmuştur. Aksine bu mesele üzerine daha fazla gitmeleri ve sosyal medyada magandalık yapan bedevileri dikkate almamaları gerekmektedir. “Müctehid içtihadında isabet ederse iki, hata ederse bir sevap alır.” buyurulur. Ben bu hadisi her işittiğimde “İsabet eden sevap alıyor da hata eden niye sevap alıyor?” diye düşünürdüm. Hata edene günah yazılmaması bile büyük bir ihsandır, sevap yazılmasındaki hikmet nedir acaba? derdim. Şimdi anlıyorum ki böyle olmasa kimse elini taşın altına koymak istemez, fetva vermekten kaçınırdı. Allahu 'alem hata edene de sevap verilmesi, ilim ehlini insanlar arasında hüküm vermeye, insanların sorunlarına çözüm üretmeye yönelik bir teşviktir. Onun için hocalarımız ilmi ehliyet, fıkhî dirayet ve halis niyet sahibi olduktan sonra elini taşın altına koymaktan imtina etmemelidir.


Yakın tarihte yaşadığımız badireler malumdur. İlmin inkıtaa uğraması Buhârâ'nın, Belh'in, Rey'in örfüne göre verilmiş hükümleri kitaplardan aynen nakletmekten ibaret olan bir fıkıh anlayışı doğurmuştur. Öteden beri pek çok soruna sebep olsa da bugün artık bunun bir sürdürülebilirliği kalmamıştır. Bırakalım asırları, otuz sene önce verilen hükümler bile bugün anlamını yitirmiştir. Onun için bu hususta çalışan insanları sindirmeye ve yıpratmaya yönelik üstenci saldırgan tavırlara müsamaha gösterilmemesi lazımdır.


Bütün insanları tek bir görüş üzere toplamak mümkün değildir. Sahabe devrinden itibaren görüş farklılıkları olmuştur, bundan sonra da olmaya devam edecektir. Fıkhın tabiatı budur. Herkes farklı pencerelerden bakarak farklı neticelere varacaktır. Artık birileri de buna saygı duymayı öğrenmelidir.


İmam Muhammed'in Muvatta'ını okurken pek çok defa hocası İmam Malik ile ters düştüğüne şahit oluruz. Bu durumda şöyle der; “Bir grup bu rivayeti esas alarak bu hükmü vermiştir; ancak falanca rivayeti dikkate alarak şöyle hüküm vermek bize göre en güzel olandır.”


Ne kadar güzel bir üslup değil mi? Ben de medrese yıllarımda sık sık hocamın yanında bulunurdum da kendisine fetva sorulduğuna şahit olurdum: “Biz buna fetva vermiyoruz ama verenler de var, onunla da amel edilebilir” derdi. İşte bu işin edebi, adabı, ahlakı da budur.


Selâm, hidayete tâbi olanlara…

12 Kas 2025

Mesut Özbilir Hoca