Peki gerçek nedir ? Muhammed as münafıkları hiç mi bilemedi ? Allah ona düşmanlarını hiç bildirmedi mi ? Hayır
"Sırra vakıf olma kerametini" inkar edenlerin delil getirdiği Ayet budur:
وَمِمَّنْ حَوْلَكُم مِّنَ الأَعْرَابِ مُنَافِقُونَ وَمِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ مَرَدُواْ عَلَى النِّفَاقِ لاَ تَعْلَمُهُمْ نَحْنُ نَعْلَمُهُمْ سَنُعَذِّبُهُم مَّرَّتَيْنِ ثُمَّ يُرَدُّونَ إِلَى عَذَابٍ عَظِيمٍ
Bu ayete göre Rasulullah efendimiz münafıkları bilemez. Yani kalplere muttali olamaz, imanı var mı yok mu göremez. Doğru gibi..
Ancak bu konuyla alakalı tek ayet bu değil. Muhammed Suresinde 29. ayetinde Allah:
وَلَوْ نَشَاء لَأَرَيْنَاكَهُمْ فَلَعَرَفْتَهُم بِسِيمَاهُمْ وَلَتَعْرِفَنَّهُمْ فِي لَحْنِ الْقَوْلِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ أَعْمَالَكُمْ
"Yoksa o kalplerinde bir Maraz bulunanlar Allah kendilerinin kinlerini asla meydana çıkarmaz mı sandılar. 30: Dilesek biz onları sana gösteri verirdik de kendilerini bütün simaları ile tanırdın ve herhalde sen onları lakırdılarının edasından tanırsın"
Bu ayette Allah münafıkları ele vermekle tehtid eder, içlerinde olanı bildireceğini buyurur, ve de yapar.
İmam Ahmedin aktardığı bir hadisi şerifte anlatılır. Peygamberimiz bir defasında hutbedeyken isim isim 36 kişi için "filan kişi çık" "filan kişi çık" demiş ve Muhammed 29,30 ayeti tecelli etmiştir. [A.Hambel, Taberani]
Abdullah b Abbas der ki "Bu durum tövbe 101 de "Allahın onlara iki kere azab edeceğim" tehtidinin de tecellisidir. Bu ifşa ve cemaatten çıkarılma onlara ilk azab olmuştur. ikinci azab ise ahirettedir" demiştir.
Görüldüğü üzere Tövbe 101 deki sen bilmezsin ifadesi mutlak olmayıp "ben sana bildirmezsem" şartına bağlıdır. Nitekim bildirirsem bilirsin demektir ki bazılarını bildirmiş bazılarını da gizli tutmuştur.
إِذْ يُرِيكَهُمُ اللَّهُ فِي مَنَامِكَ قَلِيلاً وَلَوْ أَرَاكَهُمْ كَثِيرًا لَّفَشِلْتُمْ وَلَتَنَازَعْتُمْ فِي الأَمْرِ وَلَكِنَّ اللَّهَ سَلَّمَ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
"Hani Allah onları sana uykunda az gösteriyordu.." Enfal:43
Enam 122: Ölü iken hidayetle dirilttiğimiz, kendisine insanlar arasında yürüyecek bir nûr verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp, ondan çıkamayan kimse gibi olur mu? Fakat kâfirlere, yaptıkları, böyle süslü gösterilir.
Allah bu ayette hidayete erdirdiği kullarına nur verdiğini beyan eder. o nur müminde basiret ve feraset kazandırır. hidayet ve takvası ne kadar fazla ise nuru da o denli fazla olur. o nurla bakınca veli kul bizlerin göremediği bazı şeyleri Allah ona gösterir.
Hadisi Şerif : Müminin firasetinden sakının çünkü o Allahın nuruyla bakar. [Tirmizi, Taberani] (٢)
Demektir ki Allah o peygameberin sünneti üzere samimiyetle ilerleyen veli kullarına da bildirebilir ve binlerce tecrübe ile anlaşılmıştır ki bildirmiştir de. Siz artık buna ister kalp okuma deyin ister başka şey deyin. Mesele Allahın bildirmesidir.
Bu kardeşiniz de İmam Mahmud efendide sırra muttali olma kerametini hem çok kişilerden işitmişim ve kendim bizzat idrak etmişim. Artık dünya bir araya gelse aksini bana ispat edemez. Çünkü insanın yaşayarak, görerek öğrendiği şey lafla ve kuru iddiayla zail olmaz. Mesela çiviyi prize sokmuş ve elektriğe bir kere çarpılmış birine tüm dünya halkı "o çiviyi prize sokmak zarar vermez" dese.. Kime inanır, yaşadığına mı, o laflara mı !?
Bunun gibi.. Tarikat Ehlinin malumatları, ilimleri Kuran Sünnet İcma ve tecrübeyle zevken sabit ve katidir. Bunca inkar ve düşmanlık karşısında o yüzden sarsılmazlar. Kıymetli okuyucu sen de akıllı ol ve Allah dostları aleyhinde tavır alma.
isa erdoğan, 04.05.0202
----------------
١- [عن أبي مسعود عقبة بن عمرو:] خَطَبَنا رسولُ اللهِ ﷺ خُطبةً فحَمِدَ اللهَ، وأثْنى عليه، ثُمَّ قال: إنَّ فيكم مُنافِقينَ، فمَن سَمَّيتُ فليَقُمْ، ثُمَّ قال: قُمْ يا فُلانُ، قُمْ يا فُلانُ، قُمْ يا فُلان، حتى سَمّى سِتَّةً وثَلاثينَ رَجُلًا، ثُمَّ قال: إنَّ فيكم -أو منكم- فاتَّقوا اللهَ، قال: فمَرَّ عُمَرُ على رَجُلٍ ممَّن سُمِّيَ مُقنَّعٍ قد كان يَعرِفُه، قال: ما لك؟ قال: فحَدَّثَه بما قال رسولُ اللهِ ﷺ فقال: بُعدًا لك سائرَ اليومِ.
• أخرجه أحمد (٢٢٣٤٨) واللفظ له، وعبد بن حميد (٢٣٧)، والطبراني (١٧/٢٤٦) (٦٨٧
٢- [عن أبي سعيد الخدري:] اتَّقوا فِراسةَ المؤمنِ، فإنَّهُ ينظرُ بنورِ اللهِ، ثمَّ قرأَ: إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآياتٍ لِلْمُتَوَسِّمِينَ
الترمذي (٢٧٩ هـ)، سنن الترمذي ٣١٢٧ • غريب • أخرجه الترمذي (٣١٢٧)، والبخاري في «التاريخ الكبير» (٧/٣٥٤) واللفظ لهما، والعقيلي في «الضعفاء الكبير» (٤/١٢٩).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder