30 Nisan 2020 Perşembe

Kıraat-ı Aşera üzere 10 Hafız 10 Aşır

1) Asım/ Hafs Kıraati
Okuyan: Ahmed Burhan Muhammed | ABD


2 Verş Kıraati
Hafiz : Zübeyr El Gavzi | Fas


Kaluun Kıraati
Hafız: Vedu Ahmed Akrabat, Moritanya

Kurandan Notlar 167

Araf 133
Aleyhimu ttufan sakin harf damme aldı

Bima ahide indek: yanında bulunan tevrat hurmetine..

Eğer bu azabı sen bizden kaldırırsan

28 Nisan 2020 Salı

Teravihi Ikişer ikişer Kılmak mı Dörder mi ?

Bismillah..
Malum karantina günleri devam ediyor. teravih namazlarını evde kılıyoruz namaza başlamak üzereyiz 12 yaşındaki oğlum Muhammed sordu "baba kaç rekatta bir selam vereceğiz" Benim camiden iki rekatta bir selam verdiğimi biliyor.

Şunu gördüm insanlar dört rekatta bir selam verince namazın daha çabuk kılındığını daha az yorulduklarını düşünüyorlar. Bunun üzerine düşündüm. Halbuki süreye baktığımız zaman ikisi de aşağı yukarı aynı sürede bitiyor ancak insanlar camide de öyle.. büyükleri küçükleri istiyorlar ki selamlar 4 rekatta bir verirsin.

Dört dört kılınan Teravih namazı insanlara neden daha hafif ve kolay geliyor, iki rekatta bir selam verince bu neden daha zor ve uzun geliyor?

Cevabı şu:

Her selamdan sonra yeni bir niyet ve tekrar başlamak var. İnsanlara ağır gelen de bu: başlama. Ikişer rekat kılınan teravih namazında 10 niyet ve 10 kere ibadete başlamak var. Dörtlüde bu 5 başlangıç. 5 10'dan tabi daha kolay.

Atalarımız demişler "Başlamak bitirmenin yarısıdır"

Insan ibadete bir başladı mıydı gerisi geliyor zor olan başlamak. Bir hoca arkadaşım talebelik zamanı demişti "bana en zor gelen kısmı işin o iftitah tekbirini alabilmek. iftitah tekbirini aldıktan sonra gerisi geliyor."

 Bu sadece teravih namaz için değil Her namaz için böyle. Belki bu yüzden Peygamberimiz "Müminin niyeti amelinden daha hayırlıdır" buyrmuş. işin en önemli kısmı o niyet ve başlama kısmı. İnsan namaza bir başladı mı artık şeytan ve nefis pes ediyor, namaz içerisinde onu zorlamıyor "Namazdan başladı artık.. bozup çıkacak değil" diyor ve mücadeleyi bırakıyor. Ama her selam verişte her namazdan çıkışta mücadele/direnç tekrar başlıyor..

Sünnet üzere ikişer ikişer kılınan namazın zorluğu bundan olsa gerek. Ve unutmayın bir ibadet ne denli zor ve nefsi ne kadar çok kahrederse o bizim için o kadar faydalı ve bizi Allah'a daha çok yaklaştırıcıdır.

çünkü İmamı Rabbani Hazretleri Mektubatta öyle buyurur: "Allah bütün Şeriatları bu nefsi kahretmek için  inzal etmiştir bir ibadet nefsi ne kadar çok ezerse o kadar nefsi terbiye edici ve kişiyi Allah'a yakınlaştırıcıdır"
i.er

26 Nisan 2020 Pazar

Kitap Tanıtım : Unutulmuş Sünnetler

Kitabın Asıl ismi:
تذكير الطائفة المنصورة ببعض السنن المهجورة
Türkçesi: Mansur Taifeye Terkedilmiş Bazı Sünnetleri Hatırlatma
Yazarı: Ebu Muaz Mahmud bin Imam bin Mansur el Muafî
Ilk Basım: 1998, Mefine-i Münevvere

Rasulullah aleyhissalatu vesselâm  Efendimizin bir sünneti ile alakalı bir araştırma yaparken bu kitaba rastladım. Kitap ilk olarak Medine-i Munevverede basılmış. Kitap üslup olarak Sahabeden Abdullah ibni Ömer'in mezhebi "Allah Rasulü'nün fiil kavil ve eserlerini sünnet ve sevab itikad edip harfiyyen yerine getirmek" üsulü üzere yazılmış.

Kitabın baş kısımlarında bu fikir üzere olan yüce Sahabeleri ve tabiinden büyük zatları bir bir zikredilmiş.

Doğrusu bizler imam Mahmud Efendi Hazretlerini ve bütün Hacegan meşayıhını da bu itikad ve usul üzeri buluyoruz. İmamı Rabbani Mektubat'da buyurur "Allah Rasulüne sas ittiba etmek 6 cihettendir: kavlen fiilen, amelen itikaden, zahiren bâtınen" Hazreti Imam amel ve fiili ayrı zikretmekle Rasulullahın din adına yaptıklarına (amellere) ittiba gerekli olduğu gibi insan olması icabı yaptıkları (fiileri) ne de ittiba etmek gerektiğini ifade etmiştir. Mesela suyu üç nefeste ve oturarak içmesi gibi.

Ebu Muaz sabah namazının sünnetinden sonra Resulullah'ın yere uzanmasını kitapta sünnet olarak zikreder ki bizler Meşayıhımızı böyle yaparken bulduk. Sarık sarmak Cubbe giymek gibi Allah rasulunun kıyafeti vesair birçok hareketleri yine bu kitapta sünnet olarak önümüze geliyor ki bu, aynen Ismailağa hocalarının dediğidir.

Kitapta unutulmuş sünnetlerden bahsederken shf 261'de "Bu zamanda Sarık Sünnetini ilim ehli dahi terketmiş, nerde kaldı ki avam ittiba etsin" diyerek zamane ulema ve tullaba sitayişte bulunur.

Herhalde sarık hakkındaki ikazları vahabilerin keyfine uymamış olacak ki kitap ve yazarını tenkit etmişler, bilgisizlik ve sünneti anlamamakla suçlamışlardır. Bu onların taassubunu gösterir. Bu cüretkar vahabiler sahabenin fakihlerinden Abdullah ibni Ömere bile Rasulullahın bütün eserlerine ittiba etmesine "yanlış yapıyordu!" diyecek kadar insafsız ve ukaladır. Biz onlar gibi hadsiz değiliz ve sahabeyi ancak takdir ederiz kendimize ölçü ve üstad biliriz.

Bugün ummet gençliği Hristiyan dünyanın modasında eriyip adeta yok olurken islamın nişan ve şiarlarını canlandırmak, Resulullah'a her halinde ittiba etmenin ne kadar önemli olduğu anlaşılmıştır.

Türkiye'de olduğu gibi birçok Arap ilahiyatçıları Rasulullah efendimizin hareketlerini "fıtri, örfi olanlar ve dini olanlar" şeklinde ayırmışlar ve bizim sünnet itikad ettiğimiz bir çok hususu "insani ve örfi hareketler" kısmında sokarak Resulullah'a o cihetlerde ittiba etmeyi reddetmişlerdir.

Bunlar kendilerini bilgili, dirayet ehli, bizleri de bilgi yoksunu taklitçi sana dursunlar, asıl bilgi hikmet ve marifet Ehlullahın yanındadır. ümmet gençlerinin batı modasında eriyip yok olduklarını müşahede eden ve bundan müteessir olan her samimi mümin de Rasulullahın eşgal ve ef'aline sahip çıkmanın kadrini takdir etmektedir.

Özellikle islam ile sonradan müşerref olan mühtediler Rasulullaha ait bütün suretlere sarılırlar ve sureta ittibanın manevi hazzını hissettiklerini itiraf ederler.

Bunlardan biri Koreli Davud Kim. Bir videosunda Davud namaz kılacağı vakit çantasından arabistan tarzı fistan çıkarıyor yanındaki çok bilmiş atadan müslümanın "bunu giymen gerekli değil" laflarına rağmen "olsun, Ben bunu giyince kendimi çok huzurlu hissediyorum" diyerek namazını fistan (cellabiye) içinde eda etmektedir.

Kıyafetle huzur gelir mi, neden gelir?

Evet, Rasulullaha bilinen libas türüne bürünen Müslüman o anda bir feyz, bir huzur bulur. Bu huzur Allah Rasulünü yad etmek, Onu hatırlamak, Ona ittiba ettiğini bilmekten kaynaklanır. Gayrı müslim bir ülkede yapayalnız garip bir müslüman Rasulullaha ait kıyafetlere bürünerek o gurbetini bir nebze üzerinden atar, büyük İslam ailesine ait olduğunu ruhunda hisseder ve rahatlar.

Belki Hacc esnasında hacılar bu yüzden töresel kıyafetlerini çıkartırlar ve Rasulullahın günlük kıyafetinden ibaret izar ve ridaya bürünürler, ta ki o büyük aidiyeti ve o merzi ittibayi ruhlarında hissederler.

isaerdogan.com


23 Nisan 2020 Perşembe

Kuranı 10 Farklı Lehçe (Qıraat-ı Aşera) Üzere Okuyan Çocuk

Arab Dünyasında Mucize çoçuk olarak bilinen Seyyif Şerif Mustafa 10 yıldır zirveden düşmeden gündem olmakta. işte isze safha safha videoları..


4 yaşında Kuranı ezberlemeye başladı..


HAFIZ ŞERİF SEYYİD 13 / MISIR
Sunucu: Sanki büyük bir alimin karşısında gibi kendimi hissettim


HAFIZ ŞERİF SEYYİD 13/ MISIR



HAFIZ ŞERİF SEYYİD  18 YAŞINDA / MISIR

20 YAŞINDA

Buhari ve Müslimi de ezberlimş olarak yine ön plana çıkıyor
Dakika 20:30 Arab dünyasında derece aliyor
Dakika 27:10 kaside okuyor "selu fuadi"


18 Nisan 2020 Cumartesi

Çocuk Hafız Zubeyr el Gavzi den Teravih namazı..

Faslı ve fesli çocuk Zübeyr Gouzi زبير غوزي Hatimle teravih.. ruku ve secdeler 20 tesbih.. konut duası 10 dakika.. maşallah barakallah





14 Nisan 2020 Salı

Haydar Başın Ölüsü Üzerine

 Haydar Baş öldü bugün Ne üzüldüm ne sevindim. Ben Haydar Baş'ı ötedenden beri sevmezdim. Onu tanımadığım yıllarda ilk gördüğümde nedense gönlüm dışlamıştı sevmemiştim. Sonra kim olduğunu öğrendikçe doğru yolda olduğumu anladım.

Bana göre Haydar Baş Türkiye'de yıkılmak yok olmak üzere olan kemalizmin dindar kesim üzerinden ecelini uzatma çabası içinde, gizli mihrakların kullandığı derin bir aktör, bir maşa.

Haydar Baş kemalizmin tanrısın! överken kullandığı argümanlar, öyle uçuk kaçıktır ki kendisinin de inandığın asla zannetmiyorum. Neymiş yedi yaşında hafızlık yapmış mış ! zikir çekerken kan ter içerisinde kalıyormuş muş..!

Bu gibi laflara ne laik kemalistler ne de dindarlar inanmamıştır çünkü aslı astarı yok. Adamın hayatı ortada Şeriatla savaşmakla geçmiş ömrü.. Balo dans içki vals ile fani olmuş ömrü. Ne yapsın hafızlığı ne yapsın Allahın zikrini.

Kemalizm, Üstad Kadir Mısıroğlu'nun da söylediği gibi miyadını doldurmuş bir felsefedir. Bilimsellikle akılla modernite ile daha fazla ayakta tutamayacaklarını anladılar, halkı %98'i Müslüman olan bu topluma Dindarlık üzerinden ayakta tutma çabası içine girdiler.. Ancak bu çabaların da faydası olmayacaktır. Korkunun ecele faydası yok. Kemalizmin eceli gelmiştir.

Haydar Baş'ın bir kitabı elime geçmişti yıllar önce.. Kitabın adı "Zikir" bu kitapta Ben Allah'ı zikretmenin faziletlerini anlatacak sanıyordum. Ele geçirmekten memnun olmuştum. Ancak kitabı açtığımda Allah'ın zikriyle değil Haydar Baş'ın övgüsüyle karşılaştım. 1 sayfa 2 sayfa değil 5 sayfa 10 sayfa değil tamı tamına 30 sayfa. kitap haydar başı övmek methetmek ona senalar düzmek için karalanmıştı.. sonra Kitabın Allahın zikri ile ilgili sayfaları sıradan adi kağıda basılmıştı. Haydar Baş öven kısım ise parlak kuşe kaliteli baskı yapılmıştı.. bu kitapla kimi övmeyi kast ettiklerini anlamış oldum ve nefretim biraz daha arttı

Haydar başa bakışım bu iken izmit'te bulunduğum sıralar kapım çaldı kapıdan satış yapan bazı kişiler beni resmen dolandırmaya çalıştılar buzdolabı hediye vereceğiz dediler ve vergi tutarı olan 120 lirayı (o zamanın bir buçuk ev kirası fiyatı) ödemem istendi sene 2000 ve bunu 5 taksit halinde benden tahsil edeceklerini söylediler senetleri imzaladık hediye buzdolabı gelecek diye beklerken senetlerin "malın cinsi" bölümüne buzdolabı yerine mutfak robotu yazdı ve bir kamyon yanaştı kamyondan müdür olduğunu söyleyen ufak tefek tıknaz biri çıktı. Bu müdür beni görünce "Oo ben de tarikatçıyım biz  Haydar Başa bağlıyız" dedi.. Sonra kamyondan bir mutfak robotu çıkardılar, en adisinden fantom marka. "Hani buzdolabı" diye sorduğumda "o sonradan adresinize gelecek" dediler "ama malın cinsi bölümüne mutfak robotu yazdınız" dediğimde bu defa paniklediler ve Haydar başın müriti olan müdür sıvıştı gitti. satış elemanı ile baş başa kaldık ben kızdım öfkelendim. "istersen iptal edebiliriz efendim" demeye başladı. tabii ki iptal et sen kimi kandırıyorsun dedim ve adamları kapıdan kovdum.

Sonra Haydar Başı aşırı Sahabe düşmanlığı tavrıyla tanıdık.. Şiya ağzıyla konuşuyor Ehli Sünnete nefret ve ateş püskürüyordu.. Artık bütünüyle rengini belli etmişti..

Hayatımın Haydar Baş ile kesiştiği Son Nokta ise Erbakan'ın partisine karşı Müslümanların oyunu bölmek için bir parti kurmuş olması ve o meşhur slogan "iş aş Haydar Baş" ve güya "Her ev kadınına 500 lira maaş vereceğiz" yalanlarıyla İnsanları kandırmaya çalışmış olması..

İnternetlerde Haydar baştan ayrılan kişilerin Haydar Baş hakkında anlattıkları harem oluşturma türünden ipe sapa gelmez şeylere hiç girmeyeceğim. ama Türkiye'nin tağutuna taparcasına övgü düzmesi, Onu Allah'tan çok methetmesi, onu bu derece yalan dolanlarla yüceltmesi Haydar Baş'ın ne olduğunu, kime hizmet ettiğini bize anlatmaya yeter.

Salgın hastalıktan ölmek kişiyi şehit yapar Ancak bu samimi müminler için geçerlidir. yalnızca Allah'a tapanlar için geçerli. Allaha ibadete şirk katanlara Cennetin kokusu bile haramdır.

Allah'ın laneti kafirler zalimler münafıklar üzerine olsun

12 Nisan 2020 Pazar

Allah Dış Görünüşe Bakar Mı ?

Yunus Emrenin bir beyti " dervişlik olsaydı bir külah ile hırka Biz de alırdık pazardan otuza Kırka" ve bir hadis "Allah sizin suretinize bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerimize bakar"

Bu iki sözü birileri devamlı ısıtıp servis eder ve Şalvar Cubbe sarıklı sakallı olmanın önemli olmadığını ima eder..! Doğrusu nedir?

Allah sizin suretinize yani Esmer mi beyaz mı güzel mi çirkin mi uzun mu kısa mı olduğunuza bakmaz.. Biz insanlar önce bunlara bakarız ama Allah surete bakmaz. Çünkü sureti o yarattı. Değiştirmek tercih etmek bizim elimizde değil

Ancak Allah kişinin kıyafetine bakmaktadır. Kadın tesettürlü mü açık mı ? Erkek sarık mı sarıyor, yahudi şapkası mı takıyor? Avrupalı gibi baş açık sünnetsiz mi amerikan traşı mı olmuş.. bunlara bakar elbet.

Çünkü bunlar amele dahildir. Halis niyetle yapılıyorsa mükafatını alır.

Kıyafet amelden sayılmasaydı kimse kıyafetiyle övülmez veya yerilmezdi. Amirler memurlara "kıyafetini düzelt" demezlerdi. Demek ki kıyafeti düzenlemek, saçı başı traş etmek veya etmemek, sakalı uzatmak veya kazımak kişinin elindedir. Kişinin elinde olan şeyler ise amele dahildir. Allah soracak neden kazıdın? Neden uzattın. Ama "neden siyah tenlisin" diye sormayacak.

Hadisin sonunda ne buyuruyor : "ve lakin Allah amellerinize ve kalplerinize bakar" Kıyafet tercihi ameldir demekki sorguya değerlendirmeye tabidir.

Doğrusu kıyafet dervişliğin şartı veya rüknü değil. Biz İslami kıyafeti adı üzerinde "İslami kıyafet" olarak görüyoruz, Tarikat kıyafeti değil. Biz şalvar cübbe sakalı Tarikatı olan olmayan herkese tavsiye ediyoruz. Bu dini bir gereklilik. Dervişliğin Sofiliğin gerekliliği değil

Yunus Emre'yi böyle sözleri söylemeye iten sebep: O zamanlar zaten herkes şalvarlı Cübbeli. Ancak bazı tarikatlar kendine has bir kıyafet bir çeşit üniforma icat etmişti. Mevlevilerin külahı meşhur mesela.. O çeşit kıyafete girip güya derviş olduğunu lanse eden, dışını dervişliğe benzetmiş ama ahlakı hareket tarzı itibariyle alakasız kişiler türemişti. Yunus Emre ks. bu tipleri görünce o sözü söylemeye mecbur oldu. el Hak doğrudur.

Nitekim Rialeyi Kudsiyede Şeriata riayet etmeyen sahte şeyhlik postuna bürünmüş kişiler için Mevlana Ismet Ğarîbullah ks demiş :

Işi leylu nehar fısk ile isyan
Külah ve hırkaya eyler ancak iman
Necaseti içredir terfiki şeytan
Yine der bizde var Esrarı Subhan
Şeriattır bize Hüccet gidelim
Cemali ba Kemal'e seyredelim.

Kibar-ı Kelam

Sarık Cübbe ile sokaklarda gezmeniz dahi bu zamanda Emri bil Maruftur. Cihattır. Imam Mahmud Efendi hz

Ustad Kadir Mısıroğlu: Bu Mahmud Efendinin mollalarına diyorum ki "hiç bir ameliniz olmasa, O ki Türkiyenin kemalist çehresini sarık şalvar cübbeyle bozuyorsunuz Allah sizi bu halinizden ötürü cennete alacak. Amin

isa erdoğan

Allahtan Başkasından Yardım Istemek ? Istiğase ?

  • Buhari Müslim ittifakla naklettiği bu hadis [1] "Allahtan başkasından yardım talep etmek caiz" olduğunun delilidir, o başkasını ilah kabul etmediği sürece.. Bahusus o yardım istenilen zat eğer Allah ordusunun bir neferi ise o yardım aynen Allahtan iştenmiş olur. Melekten istemek, Allah dostlarından istemek gibi.. 
  • Hadiste [1] geçen ملك الجبال Dağlar Meleği Allah Rasulüne sas gelmiş "İste Ya Muhammed, şu dağları onların başlarına yıkayım" demiştir. Allah Rasulü ise istememiştir. Ancak "evet bu dağları onların başına geçir" demiş olsaydı buna hakkı vardı ve Allahtan başka ve gaib olan birinden, o "Cibal Meleğinden"  yardım istemiş olacaktı ve elbette ki bu tevhid dairesi içinde olacaktı. 
  • Hadisin konuya şahit olması şu açıdan: Bu hadisede Rasulullah bizzat Allaha değil, Allahın gönderdiği bir Meleğe arzuhalini sunacak "o dağı onların başına indir" demiş olacaktı eğer isteseydi. Şüphesiz Melek gaybi varlıklardandır. O anda sadece peygambere görünür. Dışarıdan bakıldığında manzara: Rasul gıyabi bir varlıtan yardım istiyor ve bu Allahın kendisi değil, başkası. 
  • Demekki Fatihada "Ancak senden yardım iteriz" demek, affolma Cennete girme, hidayete erme, mensur muzaffer olma gibi ancak Allahın elinden gelecek işler içindir. Kulların elinden gelecek işleri kullardan istemekte beis olmadığı açıktır. Rasul İsa as'ın "Allah yolunda bana kim yardım edecek" çağrısı bunun bir delilidir.
  • İlgili Hadisi Şerif budur:
  • [1] Ayşe validemiz Allah Rasulüne sordu "Ya Rasulallah Uhuddan daha zor bir gün geçirdin mi ? Taifte akabe günü geçirdiğim o gün hayatımın en çetin en zor günü oldu. Taif reisi İbni Yaleyl b Abdi Külal'e kendimi arz etmiş Rasulullah olduğumu bildirmiştim ancak o isteğime karşılık vermedi. ve yürüdüm gittim o kadar üzgün idim ki kederimden tilki Boynuzu dağına kadar yürümüşüm başıma göğe kaldırdığımda beni gölgeleyen bir bulut ve üzerinde Cebraili gördüm bana seslendi "Rabbin elbette kavinin sana ettiklerini seni nasıl redddettiklerini gördü işitti. Sana Cebel Meleğini gönderecek ona istediğini emredebilirsin." sonra Cebel Meleği geldi bana nida etti selam verdi ve " Ya Muhammed Rabbin işitti gördü kavmin sana ettiklerini ben Cebel Meleği. Beni Rabbin gönderdi istediğin herşeyi yapmam için. iste şu dağları başlarına geireyim.." Allah Rasulü buyurdu bilakis hayır helak olmasınlar. bunların sülbünden Allaha iman edecek, Ona bir şeyi ortak koşmayacak nesiller çıkarmasını umut ediyorum." dedim. [Buhari-Müslim]
--------------------------
Arapça Asıl Metin :
  • ١- [عن عائشة أم المؤمنين:] يا رَسولَ اللهِ، هلْ أَتى عَلَيْكَ يَوْمٌ كانَ أَشَدَّ مِن يَومِ أُحُدٍ؟ فَقالَ: لقَدْ لَقِيتُ مِن قَوْمِكِ وَكانَ أَشَدَّ ما لَقِيتُ منهمْ يَومَ العَقَبَةِ، إذْ عَرَضْتُ نَفْسِي على ابْنِ عبدِ يالِيلَ بنِ عبدِ كُلالٍ فَلَمْ يُجِبْنِي إلى ما أَرَدْتُ، فانْطَلَقْتُ وَأَنا مَهْمُومٌ على وَجْهِي، فَلَمْ أَسْتَفِقْ إلّا بقَرْنِ الثَّعالِبِ، فَرَفَعْتُ رَأْسِي فَإِذا أَنا بسَحابَةٍ قدْ أَظَلَّتْنِي فَنَظَرْتُ فَإِذا فِيها جِبْرِيلُ، فَنادانِي، فَقالَ: إنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ قدْ سَمِعَ قَوْلَ قَوْمِكَ لَكَ، وَما رُدُّوا عَلَيْكَ، وَقَدْ بَعَثَ إلَيْكَ مَلَكَ الجِبالِ لِتَأْمُرَهُ بما شِئْتَ فيهم، قالَ: فَنادانِي مَلَكُ الجِبالِ وَسَلَّمَ عَلَيَّ، ثُمَّ قالَ: يا مُحَمَّدُ، إنَّ اللَّهَ قدْ سَمِعَ قَوْلَ قَوْمِكَ لَكَ، وَأَنا مَلَكُ الجِبالِ وَقَدْ بَعَثَنِي رَبُّكَ إلَيْكَ لِتَأْمُرَنِي بأَمْرِكَ، فَما شِئْتَ، إنْ شِئْتَ أَنْ أُطْبِقَ عليهمُ الأخْشَبَيْنِ، فَقالَ له رَسولُ اللهِ ﷺ: بَلْ أَرْجُو أَنْ يُخْرِجَ اللَّهُ مِن أَصْلابِهِمْ مَن يَعْبُدُ اللَّهَ وَحْدَهُ لا يُشْرِكُ به شيئًا.
مسلم (٢٦١ هـ)، صحيح مسلم ١٧٩٥ • [صحيح]



11 Nisan 2020 Cumartesi

Islam Karantinadır

Islam Karantinadır

Nisan 2020 yılındayız. Covid19 tehlikesi var. Herkes zorunlu karantinada tutuluyor. 65 yaş üstü 20 yaş altı sokağa çıkmak yasak. Haftasonu herkese yasak. Bu günler bize Dinimiz İslamı daha iyi anlamamızı sağlamıştır. İnşallah gafil insanlar da Allahın Güzel Dinini bu sayede idrak ederler ve Dinin buyruklara itiraz etmeyi terk ve tövbe derler.

Karantina güvence altında olmak demektir. Virüs kapmaktan, varsa bulaştırmaktan güven içinde olmak.. Islâm Dini de Müminleri bir karantina yani güvence altında tutar; Allahın azabına yakalanmaktan korur.

Karantinada hedef insan sağlığını korumaktır. Islam Karantinasının hedefi ise beş şeyi korumaktır; inancı, nesli, aklı, irzı, ve malı. Bütün emir ve yasaklar bu beş şeyi korumak için.

Karantinada en önemli tedbir soyutlanmaktır. Karantinada olan kişi başkalarıyla görüşmez kırk yıllık ahbap olsa evine gitmez, evine kimseyi almaz..
Islam da müminleri soyutlar. Erkek-kadın görüşmelerini, karışık yaşamı yasaklar. Kalplere fitne virüsü bulaşıp günaha düşme tehlikesinden ötürü..

Ve islam Dini kafirlerden de bizleri soyut tutar. Onları dost edinmekten, onları sevmekten, onların moda ve tarzına uymaktan müminleri men eder. Onlardan bize küfür, şirk, isyan, günaha cüret virüsleri bulaşıp bizi kendileri gibi küfre düşme tehlikesinden ötürü. Bu virüs kalpten kalbe sevgi ve takip yoluyla geçmektedir zira. Çaresi karantinadır

Hastanede karantina altında olan hastaya bazı gıdalar yasaktır bazılarına da ağırlık verirlir. Islamı yaşayan mümin de ibadete yoğunlaşmak ve haramlardan uzak durmak zorundadır. Harama karşı kendine karantina uygulamak durumundadır.

Karantina şu geçici dünya hayatımızı güven altına almak, hastalıksız sağlıklı bir şekilde yaşamak için önemli bir çare ve tebirdir. Aklın gereğidir

Karantina bizlere maske takmak evde kalmak gibi istemediğimiz sevmediğimiz bazı şeyleri mecbur yaptırır. Sohbet davet ziyafet gibi sevdiğimiz çok şeylerden de feragat ve fedakarlık ederiz..

İslam Dini de bizlere şu hayatta istemesek de bazı vazifeleri yaptırır ve sevdiğimiz nefsimizin arzuladığı bazı işlerden de bizleri uzak tutar, feragat ettirir.

Karantinadaki bütün bu kurallar nasıl bizim iyiliğimiz için ise islam dininin bizlerden istediği ibadetler farzlar ve haramlar yasaklar da şüphesiz bizim iyiliğimiz içindir, dünya ve ahirette mutlu olmamız içindir.

"Allah size iyilik kolaylık diler, zorluk kötülük dilemez" Kuran

Unutmayınız ki Cennet yolu nefsimizin hoşlanmadığı şeylerle dolu iken Cehennem yolu da nefsimizin arzuladığı şeylerle bezelidir.

Islamda Ebedi Hayat Var.

İsa Erdoğan 11.04.2020

8 Nisan 2020 Çarşamba

Canlı Tarih Ali Yıldırım Hoca 108 Yaşında

108 Yaşında 2017 yılında Vefat etmiş olan Bir Osmanlı Çınarı Ali Yıldırım hoca ile röportaj

Ali Yıldırım Hocaefendi 108 yaşında (ortada)

"Benim İlacım Secdem"

 Sultan Reşad, Sultan Hamid ve Sultan Vahidettin; bu üç padişahı görmüş, 11 tane cumhurbaşkanının dönemine şahit olmuş 104 yaşındaki Ali Yıldırım Hoca ile tarihe şahitlik ettik. Birazdan bazı ilginç olaylar okuyacaksınız. Pozitivist zihniyetle bu olayları anlamak güç olur. Fakat şu kadarını söyleyeyim ki Ali Hoca şu an itibariyle çok sağlıklı ve hafızası da yerinde. Onun güvenilir birisi olduğuna şahit olan binlerce insan bulabilirsiniz... Bu bakımdan yalnızca gözünün gördüğüne inanan zihniyetin anlamayacağı bu olayları okurken kendimize ders çıkartmaya bakalım.

Bize eğitim hayatınızdan bahseder misiniz?

1916’da Sibyan Mektebi’ne yazıldım. 1919’da oradan mezun oldum. Orada temel Kur’an eğitimi verilirdi. Bir de vaiz mi olmak istiyorsun hafız mı bu seçilirdi. Ben hafızlığı seçsem de bir hocamız senin hitabetin güzel diyerekten beni vaizliğe yönlendirdi. Bunun üzerine Süleymaniye Medresesi’nin vaizlik bölümüne girdim. Hitabet konusunda sınıfın birincisi idim. 1935’te mezun olup vazifeye başladım. Bizim kuşak medresenin de Sibyan Mektebi’nin de son halkası oldu. Bizden sonra oralara daha öğrenci almadılar. Ondan sonra kapandı oralar. Bizden sonraki okuyacaklar Milli Eğitim’e gidecek denildi.

İmamlık vazifesine ne zaman başladınız?

Askere gittikten sonra Yahya Efendi camiinde vazifeye başladım. Ömer Nasuhi Bilmen müftü idi. Bir gün beni çağırdı dedi ki “Sen yeni yazıyı bilmiyorsun, kadro alamazsın.” Ben medresede bütün dersleri almıştım, tarihi, coğrafyayı biliyordum ama Latin harflerini bilmiyordum. Müftü Bey’in yönlendirmesi üzere bir ilkokulda üç ay kurs gördüm, Latin harflerini öğrendim. Bize “yeni alfabeyi biliyor” diye bir kâğıt verdiler. O zamana kadar üç ay devlet bana maaş vermedi, maaşımı cemaat karşıladı. Yahya Efendi Camii’nden başka bir yere ayrılmadım, 42 yıl o camide vazife yaptım. 1978’de emekli oldum.

İsmi kaynaklarda Hz. Hızır ile anılan Yahya Efendi Camii’nde ona hizmetleriniz olmuş. Bundan bahseder misiniz?

Yahya Efendi Camii’nde vazifeye başlarken vazifeyi devraldığım Rizeli Hacı Yakup Efendi dedi ki: “Molla sana bir şey tarif edeceğim onu yap, çok kerametler göreceksin.” Sonra bana bazı talimatlar verdi: “Bunlar Yahya Efendi Hazretlerinin takunyaları, bu da havlusu bunları burada muhafaza edeceksin. Havlusunu haftada bir kere yıkayacaksın. Şuradaki ibrikteki su bittikçe de onu yenileyeceksin.” Ben o sıralar gencim; “Allah Allah” diyorum şaşırıyorum. Allah’a çok şükür onun bu talimatlarının hepsini yaptım. Yahya Efendi’nin abdest aldığı yer ona özel bir yerdi. Benim odam da onun bitişiğinde idi. Yer yatağım vardı. İlk gece yatmış uyumuştum ki “tık tık tık” diye sesler geliyor. Kalktım Yahya Efendi’nin abdest alma yerine baktım. Bir şey göremedim. Zaten benden önceki imam “takunya seslerini duyarsın, ibriğindeki suyunun bittiğini ve havlusunun ıslandığını görürsün ama kendisini göremezsin” demişti. Hakikaten de öyle oldu. Hiç kimseyi göremedim. O sıra saatim üç kere çaldı. Yani saat tam üç olduğunu anladım. O gün bugündür saat tam gece üç olunca ister evde olayım ister misafirlikte olayım, ister yazlıkta olayım mutlaka kaldırıyorlar. Bu şimdiye kadar hiçbir gün aksamadı. Tam üçte sesini duyuyorum, “Molla kalk” diyor. Halen duyuyorum. Üç defa seslenir kalkarım. Tekirdağ’a gidiyorum yazlığa, orada bile kaldırıyor. Ben 1936’daki o günden 1978’e kadar her gün her vakitte ibriğindeki suyu her vakit değiştirirdim. Haftada bir de havlusunu yıkardım. Bu vazifeleri hiç ihmal etmeden yaptım. Sesini duyardım ama kendisini göremezdim.

Diğer şahit olduğunuz kerametler neler?

1938 yılının Ramazanıydı, benim görev yaptığım camii küçük bir cami idi. Ramazan’da sabah namazında cemaatim olmuyordu. Bir gün kendi kendime dedim ki “Nasıl olsa sabah namazında cemaat olmuyor. Bugün Süleymaniye Camii’ne gideyim…” O zamanlar o vakitte Süleymaniye’ye gitmek için vasıta bulunmuyordu. Ben de erken kalktım yola çıktım. Yolda bir tramvaya rastladım. Eminönü’ne kadar onunla geldim. Oradaki yokuşu çıktıktan sonra Süleymaniye’ye ulaştım. Sünnet namazlarımızı kıldıktan sonra müezzin kamet getirdi. Caminin imamı Hacı Sadık Efendi vardı, -Allah gani gani rahmet eylesin- farza durmadan önce arkasını döndü ve yüksek bir sesle dedi ki: “Muhterem cemaat safları sık ve düzgün tutun. Allah’ın rahmeti üzerinize olsun.” Ben de camide beş –altı kişi var İmam Efendi niye bu kadar bağırıyor diye gülümsedim. Benim gülümsediğimi görmüş. Kolumdan tutup mihraba doğru çekti. “Kapıya doğru bak” dedi. Bir baktım ki ne göreyim camii ağzına kadar beyaz elbiseli melaike-i kiramla dolu. Tabi bunu sadece İmam Efendi bir de ben görebildim. “Sen” dedi “boş mescitleri boş zannedersin ama o boş safları melekler doldurur.” Namazdan sonra İmam Hacı Sadık Efendi: “Bütün imamların safları sık tutmayı cemaatine hatırlatması ve Allah’ın rahmeti üzerinize olsun demesi gerekir. Çünkü bu duaya oradaki melekler âmin der” dedi. Ondan öğrenmiş oldum ki o gördüğüm aynı boyda aynı hizada olan adamlar, insan sûretli meleklermiş. Bu da ikinci gördüğüm keramet oldu.

100 Rekat Namazın Kerameti

Hanımınızla olan Hacc buluşmanız vardı ?

1978’de emekli oldum. Daha önce iki sefer hacca görevli olarak gitmiştim. Emekli olunca bir sefer de kendi paramla gideyim dedim. Hanımla gittik birlikte müracaat ettik. Birkaç gün sonra hac bürosuna pasaportlarımızı almak için gittim. İsmail Bey vardı, dedi ki “Fiyatlar arttı, sizin paranız iki kişiye yetmiyor.” Ben de eve gittim; “Hanım ben zaten iki sefer gittim bu sefer seni göndereyim” dedim. O da; ”Ben sensiz gitmem, sen git” dedi. Sonra gün geldi bavulumu hazırladım evden çıktım. Kapıda hanım ağlamaya başladı. Ben de “Ben sana git demiştim” dedim. “Sen orada görürsün” dedi. Hacca varınca bir gece Kabe’nin yanında uyumadan ibadet etmişim. Sabah ezanı okununca cemaat yavaş yavaş toplanmaya başlamıştı. Namazı kılıp selam verince bir baktım ki bizim hanım orada siyah elbisesi ile namaz kılıyor. Şaşkınlıktan dondum kaldım. Biraz sonra yanına gitmek için kalktım baktım ki kayıp oldu. Eve döner dönmez hanıma; “Falan gün falan saatte neredeydin?” diye sordum. Hanım dedi ki: “Ben o gece yüz rekât namaz kılmıştım, yorulunca biraz uyuklamışım. O sıra iki melek beni alıp Kabe’nin yanına getirdi. Orada da iki rekat namaz kıldım, sonra geri eve getirdiler.”

Yaş 104'e girdi daha ben bir aspirin içmedim. Benim ilacım secdem. Ben de bir insanım, ayağım, dizim, başım ağrımaz mı? Ağrıyor. Ne yapıyorum? Secdeye gidiyorum. “Ya Rabbi bu hastalığı sen verdin sağlık afiyet senden olduğu için bu hastalığın şifasını ver” diyorum iyileşiyor. Bir de olup biteni kafana takmayacaksın.

İmamlık yıllarınızdan yine böyle anılar var mı?

İmamlığa başladığım 1936 senesinin Ramazanıydı. İftar için Beşiktaş’a gittim, oradan bir şeyler alayım dedim. O zaman torbaların içinde hazır tarhana satıyorlardı. Ondan bir torba aldım, üzüm aldım, yarım kilo makarna aldım. Gaz ocakları vardı, pompası olurdu. Onun üzerine su koydum çorba yapmak için. Baktım bahçedeki mermer sütunların yanında bir tepsi var. Üzerinde de çeşitli yemekler var. Yemekleri yiyip tepsiyi yine aynı yere koydum. Sahurda baktım bu sefer yine dolup gelmiş. Sonra bu olay her Ramazan gerçekleşti. 1960 yılında evlenene kadar Ramazan ayının her günü günde iki defa bu sofralar gelirdi. Sofrada ne oluyordu? Un çorbası, zeytin, bal şerbeti gibi şeyler oluyordu. Fakat gelen yemeklerde et yemeği hiç olmazdı. Nerden gelirdi, nasıl olurdu, hiçbir şey anlamazdım. Ben ne sahurda ne de iftarda bahçede kimseyi göremezdim.

Dualarımızın kabulü için bir tavsiyeniz var mı?

Pazartesi ve Perşembe geceleri duaların kabul olduğu zamanlardır. O günler sabah namazının farzından sonra selam verdikten sonra “Allahümme entesselamu veminkes selam” demeden evvel hemen secdeye kapanacaksın, bir dileğin varsa onu Rabbinden isteyeceksin. Dua edeceksin “Bana bir ev ver Ya rabbi, evli değilsen saliha bir hanım veya salih bir bey ver Yarabbi, evliysen salih ve saliha evlatlar ver Yarabbi” diyeceksin. Yani Perşembe gecesinin sabahı Cuma oluyor, o zaman isteyeceksin.

Genç kardeşlerimize namaz konusunda söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Namazı bir kere onlara özendireceksiniz. Namaz nedir biliyor musun oğlum? Dinin direğidir o. Dinin direği olmasa ne olur? Yıkılır gider. Ondan sonra ona namazın tatbikatını öğreteceksin. Kısa sûreleri güzelce belleteceksin. E öğrenemiyorum hocam! Şarkı öğreniyorsun, maçı öğreniyorsun. Takımında olanların hepsinin isimlerini biliyorsun, buna geldi mi bilmiyorsun. Olmaz öyle şey. Bu zamanda Kur’an okumayı bilmeyene şaşıyorum. Dünya işini biliyorsunuz, hangi işi yaparsam para kazanırım bunu biliyorsun. Niçin namazı bilmiyorsun, Kur’an’ı öğrenmiyorsun. Ey mümin kardeşlerim, evlatlarım, torunlarım, namazlarınızı ihmal etmeyin. Namazlarınızı vaktinde kılın. Namazlarınızı sonraya bırakmayın. Talebe oğullarım, talebe kızlarım, evvela namazlarınızı kılın. Dersten çıkar çıkmaz hemen namazınızı kılın. İmkan dahilinde namazı her şeye tercih edin.

Bize genç kalmanın sırrını söyler misiniz?

Yaş yüz dörde girdi daha ben bir aspirin içmedim. Benim ilacım secdem. Ben de bir insanım, ayağım, dizim, başım ağrımaz mı? Ağrıyor. Ne yapıyorum? Secdeye gidiyorum. “Ya Rabbi bu hastalığı sen verdin sağlık afiyet senden olduğu için bu hastalığın şifasını ver” diyorum iyileşiyor. Bir de olup biteni kafana takmayacaksın. Şu niye böyle oldu bu niye öyle oldu dedin mi yıpranırsın. Ne gelmişse başına Allah’tan gelmiştir diyeceksin. Her haline şükredeceksin.

ALI YILDIRIM HOCA
Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun. Makamı âli olsun

Istihare Namazı ve Yorumu Nasıl?

Taze abdest al 2 rekat istihare niyetiyle namaz kıl Kafirun ve İhlas surelerini oku. Sonra dua et.

"Allahım senden hayır istiyorum. hayrın bilgisini istiyorum Allahım sen bilirsin ben bilmem Allahım sen büyüksün herşeye gücü yeten Sensin.. Allah'ım eğer bu iş  benim dünyam ve ahiretim için hayırlıysa onu bana nasip eyle ve bana kolay eyle Eğer Hayırlı değilse o işi benden uzak eyle. Ve Allah'ım Hayır neredeyse onu ihsan eyle sonra beni ona razı eyle.." şeklinde dualar edersin Allah'a hamd edersin Peygamberimize salat selam getirirsin..

Sonra salavat-ı Şerife okuyarak sağ tarafına uyumaya çalışırsın uyanınca kalbine bak. Eğer o işe olan Hevesin arttı ise demek ki Hayırlı. azaldı ise hayırlı değil vaz geç. Hevesin aynı ise demek ki işaret yok istihare yapmaya devam edeceksin..

7 Nisan 2020 Salı

Beraat Gecesi ve 100 Rekat Namaz

Leyle-i Beraat veya Leyle-i Mübarake

Bu gece Şaban-ı Şerif Aynının orta gecesi. Bu gece Beraat gecesi. Bu gece Allah dünya semaya nüzul eder, Beni Kelb kabilesi koyunlarının kılları adedince müminleri mağfiret eder Cehennemden azat eder. [Beyheki]

 Beraat gecesini böylesi mübarek bir gece yapan Kuranı Kerimin onda topluca nazil olmasıdır.

Şu halde Kuran ile münasebetdar oldukça kişi, bu gecenin rahmet ve bereketinden ziyade istifade edecektir.

Kardeşlerim, Kuran-ı Kerim okunmak ister, anlaşılmak ister, sonra mucibince amel edilmek ister..

Kuran-ı Kerim her mahallede kendisine adanmış talebelerle dolu Medreseler ister. Bu gecelerden en ziyade bu Medrese ehli hocalar, talebeler, anne-babaları ve yardım eden müminler istifade edecekler..

"Medrese Nuhun Gemisidir" imam Mahmud Efendi k.s.

Beraat elde etmenin hadisi şeriflerde beyan edilmiş diğer yolları:

"Kim 1000 defa "sübhanallahi ve bihamdihi" okursa nefsini cehenneme düşmekten Allahtan satın almış olur." [Münziri; Terğib]

Veya

"Kim 1000 defa ihlas suresi okursa aynı şekilde canını cehennenden satın alır"
 [Camiussağir, imam Suyuti]

Bu 1000 ihlas, 100 rekat namaz içinde her rekatta 10 ihlas okuyarak" şeklinde Beraat Namazı adıyla meşhur olmuştur.

Diğer bir Beraat alma yöntemi:

"Kim 40 gün boyunca imamın iftitah tekbirine yetişerek namazlarını cemaatle kılarsa Allahtan 2 beraat alır: Cehennemden beraet, ve münafıklıktan beraet."   [Tirmizi, Ahmed]

Çünkü:

Kırk gün buna devam eden kişide cemaatle namaz kılmak ahlâka dönüşür. Kim de namazını hakkıyla kılmaya devam ederse namaz onu her türlü günahtan, yanlıştan uzak tutar, salihlerden olur. Bu da ancak hakiki müminlere müyesserdir.

Allah Rasulü sas buyurdular:

Kim benim şu mescidimde 40 vakit (8 gün) bir vakit kaçırmaksızın cemaatla namazla kılarsa ona Cehennemden ve azaptan Beraat yazılır ve münafıklıktan beri olur " [A.Hambel, Tirmizi]

Beraat Gecesi Duası

سجَدَ لكَ سَوادِي وخَيالِي وآمَنَ بكَ فؤادِي هذِهِ يدِي وما جَنَيتُ بها على نفسِي يا عظيمُ يُرجى لكلِ عظِيمٍ اغْفِرْ لي الذنبَ العظيمَ أقولُ كما قالَ أخِي داودُ أُعَفِّرُ وجْهِي في التُّرابِ لسَيِّدِي وحُقَّ لهُ أنْ يَسْجُدَ سجَدَ وجهِي للذِي خلَقَهُ وشَقَّ سمْعَهُ وبصَرَهُ

 اللهمَّ ارزقْنِي قَلبًا من الشِّرْكِ نقِيًّا لا كافِرًا ولا شَقِيًّا

 أعوذُ بِرِضاكَ من سَخَطِكَ وأعوذُ بِمُعافاتِكَ من عُقوبَتِكَ وأعوذُ بكَ منكَ لا أُحْصِي ثَناءً عليكَ أنتَ كما أثْنَيتَ على نفسِكَ. آمين

(ابن الحجر العسقلاني و بيهقي)

Geceniz mübarek olsun. Gecenin sabahında beraatinizi almış olarak sabahlamayı Allah size ve sevdiklerinize nasib eylesin.

isaerdogan.com

Allah: Rasulüm Neyi Emrederse Yapın"

Peyganber size neyi (emir) verdi ise onu alın (kabul edin) Haşir suresi.

Bu ayet Allah rasulünün buyurdukları itaat edilmesi zorunlu Allahın emri olduğunu ifade eder. Ancak hadisleri inkar etmek isteyen bidat ve dalalet ehli burada Allahın emri peygamberin verdiği mal hakkında diyerek yan çizmek ister.

Maide 41 onları yakalamata ve başka bir mana ve tevile kaçmalarını engellemektedir

بقوله:"إن أوتيتم هذا فخذوه وإن لم تؤتوه فاحذروا"، يقول هؤلاء الباغُون السمَّاعون للكذب: إن أفتاكم محمد بالجلد والتحميم في صاحبنا"فخذوه"، يقول: فاقبلوه منه، وإن لم يفتكم بذلك وأفتاكم بالرجم، فاحذروا

Imam taberi burada "alın" ifadesinin verdiği fetvayı alın yani sözünü kabul edin" demek olduğunu apaçık ifade ediyor

Virüsten Önce ve Sonraki Yaşam

Virus Bize Takvayı Öğretti

Türkiyenin Cumhurreisi Tayyip Erdoğan  salgın sonrasında yeni bir dünya düzeni oluşturulduğunu ve bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacağını ifade etti..

Burası işin dünyevi yönü, onun bileceği iş.
Biz hocaların vazifesi ise insanların ahiret işlerini düzenlemek, onları sonsuz ahiret mutluluğuna hazırlamak.

Arkadaşlar ben de söylüyorum "Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak"

Kur'an-ı Kerim'de Nisa:165 ayetinde Yüce Allah insanlara peygamber gönderdiğini, bunun bir sebebi de insanların Allah'a karşı mazeret kapılarını kapatmak olduğunu beyan eder.

O yüzden..
Dünyada en büyük bela ve sıkıntıları peygamberler çekmiştir.

Dünyanın en fakir insanı Hazreti İsa Aleyhisselam idi. Hz İsa bu fakirlik içinde Allah'a kulluğunu tam yaptı. Bu bakımdan fakirler eğer kulluğu yerine getirmediler ise, fakirlikleri onlar için geçerli bir mazereti sayılmayacak.

Dünyanın en güzel insanı bir peygamberdi. Yusuf as O güzellik içinde kulluğunu ifa etti. Asla harama vaki olmadı. Bu bakımdan.. güzelliğine aldanmış ve Allah'a kulluğunu yerine getirmemiş kişiler "Allahım bize güzellik verdin. Bu da bize fitne oldu. Kullukta geri kaldık haramlara daldık" mazeretini Allah'a Sunamayacaklar.

Dünyanın en zengin, en meşgul insanı yine bir peygamberdi. Süleyman Aleyhisselam hem peygamber, hem Cihan Sultanı idi. Bu saltanat içinde kulluğunu ifa etti. O yüzden, hiçbir zengin işini, malını mülkünü Allah'a mazeret olarak sunamayacak, yapmadığı kulluğun sorumluluğundan kurtulamayacak.

Keza dünyanın en hasta insanı da bir peygamber idi. Eyyub as o derdi hastalığı içinde asla isyan etmedi, kulluğunu ihmal etmedi..

Gelelim Bugüne

İslam'ı yaşama, haramlardan kaçma noktasında hocaların insanlardan talep ettikleri bazı şeyler vardı. Ama insanlar bunları yapmamak için birtakım mazeretler ileri sürüyorlardı..

Hocalar kadınlara "kapanın tesettür edin" diyordu ama bazıları "biz nasıl kapanalım! Yaşadığımız çevrede hiç kapalı yok herkes açık. Biz kapanamayız" diyorlardı. Ama virüs salgını olunca nasıl da kapandılar! Bu mazeret tellerinden gitti.

Hocalar insanlara flört etmeyin, sokaklarda öylesine gezmeyin. Erkek kadın karışık olmayın. Kadınlar evde durun" diyordu.

Neydi mazeret: "Bu zaman hayat böyle. değişemeyiz!" Oyle mi !? Bakın hastalık korkusuyla nasıl da çekildiler evlerine. Allah Yarın diyecek "bir virusten korktunuz benden korkmadınız" o mazeret kapısı da kapandı.

Hocalar diyordu kadın erkek tokalaşmayın haramdır.. Bazı insanlar bu konuda da bir takım mazeretler beyan ediyorlardı ama virüs gelince tokalaşmada kalktı mazeretler berhava oldu..

Hasılı virüs gösterdi ki insanlar Allah'ın buyruklarını yerine getirebilirlerdi, bu noktada hiçbir mazeretleri yoktu ve aslında hic bir engel yoktu.

Tek engel kalplerde eksik olan korku: "Allah korkusu" idi.

Virüs bize korkmayı "takvayı" öğretti. Korku üzerine yaşamayı öğretti.

Şimdi alıştığımız bu yeni korkusal "Takva" yaşantıyı aynen sürdürmeli. ve ancak korku ibresini virüsten Allaha, en küçükten En Büyüğe çevirmeliyiz

Eğer yapmaz isek, Allaha tövbe etmez isek, Virusten sonra yeniden haramlara sefahete ccehalete dalar isek bilin ki bundan Önce ürettiğimiz hiç bir mazeretimiz geçerli olmayacak ve ahirette azılı bir mucrim olarak kıskıvrak yakalanmış olacağız.

isa erdoğan 07.04.2020

1 Nisan 2020 Çarşamba

2 Ayda Hafızlık

Korona virus salgını nedeniyle karantinada olduğumuz sürgünlerde zamanı en iyi değerlendirecek bir teklif : Hafızlık yapmak

Eve hapsolmuş arkadaşlar.. Talebeler Imamlar Müezzinler Hocalar..

Böyle bir fırsat arasan bulunmaz. Geçen yıllarda bir hocamız kendine bir ay tatil verdi, bütün telefonlarını kapattı, herkesle ilişkisini kesti, yanına bir hafızlık hocası da alarak evinde hafızlığa başladı. Hedefi 1 ayda Kur'an ezberlemekti. Bunun için günde 20 sayfa ezberlemesi gerekiyordu 1 sayfa ezberliyor dinletiyor, öbür sayfaya geçiyor dinletiyor, bu şekilde gerçekten bir ay içerisinde bütün Kur'an ezberledi.

..ve belki de Türkiye tarihinde bir ayda Kur'an'ı en çabuk ezberleyen hafiz unvanına sahip oldu.

"Şimdilerde hafızlığı nasıl" diye sorarsanız  gayet iyi. Her gün haslamaları (tekrarlarını) yapıyor ve sabah namazlarında cemaat önünde okuyacak kadar sağlamlaştırmış.

Ben düşünürdüm "böyle bir ay kendime verebilir miyim, imam olarak ve medrese derslere giren biri olarak, aile sahibi biri..?" hayır. Bir kere bir aylık tatilim yok. Olsa bile ailemle beraber değerlendirmek zorundayım, onları bir yere götürmek zorundayım. Dolayısıyla hayatım boyunca böyle bir fırsat bulamazdım.

Bu itibarla evlere kapandığımız bu günlerde hafızlığı yaptık yaptık! Bir daha bu fırsat ele geçmez. O yüzden artık düşünme kaşınma faslını geçip harekete eyleme geçmeliyiz

 Bizler Haydi günde 20 sayfa değil de 10 sayfa ezberleyelim, bir ayda değil de haydi 2 ayda bitirelim.

Ne dersiniz bu iş olur mu ? Olur !

Allahu Teala Hazretleri bu günleri en büyük bir kazançla kapatmayı nasip eylesin. Hazır Şaban Ramazan aylarındayız. Yani Kuran ayı. Tam zamanı.

Sayfaları dinletecek kimseyi bulamıyorsanız telefonun ses kaydı sizi dinler bunu tavsiye ederim. Bir tavsiyem de şudur "Fikir ve başlangıç aşamasındaki bir işi bitirmeden kimseye anlatmayın" bereketi kaçıyor. çoğunlukla Allah muvaffakiyet vermiyor.


Arkadaşlar yüzlerce tecrübenin mahsulü şudur : Belli bir yaştan sonra, dünya hayatına, İşe güce dalmış arkadaşların yapacağı hafızlık usulü en kısa zamanda bitirmek şeklinde olmalı. "az az yapayım sağlam yapayım" usulü çocuklar için, vakti çok olanlar içindir. O yüzden yukarıda tavsiye ettiğimiz günde 10 sayfa, olmadı 8 sayfa şeklinde en kısa zamanda bitirmeye çalışalım. Diğer fikir ve tavsiyelere kulağınızı kapatın. 

Bunun usulu şöyle:

1. Aşama : Bastan başla bir sayfa ezberle dinlet geç ikinci sayfayı ezberle dinlet geç.. böyle böyle bütün Kuranı bitir. Hedef günde 10 sayfa ile iki ayda hamları bitirmek.

2. Aşama : Baştan başla 2şer sayfa dinlet günde 20 sayfa.. hatimi bitir. Hedef: bir ayda haslamak.

3. Aşama : Sonraki hatimde 5er sayfa dinleterek günde bir cüz. Hedef: günde 4 kere çalışarak 5er sayfa dinleterek bir ayda Kuranı haslamak.

..ve bir defada 20 sayfa okuyabilecek hale gelinceye kadar artırarak devam et. Bir sonraki hedef günde 2 cüz sonra 3 cüz..

Alternatif Usul

Günde en fazla beş ezberlerim diyen arkadaşlar, Kuranı üçe bölün.
1. Aşama: Ilk 200 sayfa sizin hedefiniz. Burayı taş gibi yapın.. günde 5 sayfa dinlet geç. Her gün böyle yap. Hedef 40 günde hamları bitirmek.

2. Aşama: Sonra hedef ikinci çeyrek. Sonra üçüncü. Ve bitti

3. Aşama: Baştan sona günde bir cüz okuyarak bütün Kurani bir ayda dinletmek.. Sonra günde iki cüz

Ezber metodu:

Sayfa başından başla, iki veya üç satır al. (Inna a'tayna kadar) ve burayı seri okuyacak hale getir. Ve ezberle. Ikinci bir parça al, aynı şekilde ezberle ve ilk parçayla birleştir. Böyle böyle yukarıdan aşağı birleştirerek bütün sayfayı ezberle.

Dikkat: sakın kelime kelime tekrar yaparak ezberlemeye çalışma. Bir kerede ezberleyeceğin miktar ne kadar çok olursa o kadar iyidir. Ağzına zor gelen kelime olursa onun üzerinde tekrar ederek aşina ol. Kafan sağlam ve boş olduğu zamanı kolla. Aklında bir şeyler varken ezber olmaz. 

Hafızlığını yapmış ancak unutmaya yüz tutmuş olanlar.. siz de günde bir cüz çalışarak bugünleri değerlendirin.

Ey talebeler Imamlar müezzinler hocalar bu tecrit günlerini bu noktada güzelce değerlendirelim. Kaçan fırsat bir daha ele geçmez unutmayalım.

Allah muvaffak eylesin
isaerdogan.com