Kitabı okuduğunuzda Ehli Sünnet Camiasını diğer msülümanları haksız yere dışlayan, ilim ve insafan uzak, taassup ve inatla hareket eden bir "tekfirci" fırka gibi görürsünüz !
Bu betimleme ve tasvir apaçık Ehli Sünnete yapılmış bir haksızlık ve iftiraydı. ve elbette bir cevap verilmesi gerekiyordu
E-Mail yoluyla gönderdiğimiz cevabımız aşağıdaki gibidir:
1) Hilmi Bey makalenizi okudum. Öncelikle aklıma şu soru geldi : Siz hangi mezheptensiniz ? Siz Ehli Sünnet değil misiniz ?
2) Ayrıca çalışmanız eksik, tamamlanmamış. Tekfir alanlarını sayarken "Sahabe hakkındaki tutumlara" ve Şiaya hiç değinmemişiniz
3) Bugün tekfiri en yoğun kullanan iki akımdan biri; kendini Ehli Sünnet sayan Vahhabiye (selefiyye) ; Bunlara göre tekfir sebepleri "oy vermek, laik ülkede memur olmak, imam olmak, öğretmen olmak, MV olmak.." gibi güncel şeyler. Ilginçtir ki tekfir tartışmaları bugünün dünyasında bu minvalde olurken bunlardan hiç bahsetmeyip tarihte kalmış tartışmaları kitaba konu etmeniz akıllarda şüphe bıraktı : Tekfircilerin kralı denebilecek Vahhabiye firkasını neden gizlediniz ? Yoksa bunlardan mısınız ?
Tekfircilerin âlası ikinci fırka ise Şia. Oniki imama iman etmediğiniz için "Ehli Sünnet camiayı toptan kafir!" addeden Şiadan da hiç bahsetmemişiniz, neden ? Tamam makalenin konusu "ehli sünnette tekfir" ancak konu dışına çıktığınız yerlerde bir cümle olarak değinseydiniz iddia ettiğiniz "objektif olma tavrınızda" samimi olduğunuz anlaşılırdı.
4) Bazı dindar akademisyenlerin objektivite adına 'mezhep üstü' kalma tavırları son derece itici ve haksız bir tutumdur. Mezhep üstü olamazsınız. Hakem bir melek veya haşa ilah edasıyla hareket edemezsiniz. Bu da başka bir mezheptir adını bulmak zor değil.
5) Ehli Sünnet tekfir konusunda en hassas ve en dikkatli olandır. Biz itikadi bir sapma tespit ettiğimizde "bu küfürdür" deriz ve ancak o kişiye "kafir" demeyiz. Bu iki ifadenin anlamı bizde farklıdır. Bu inceliği fark etmekten uzak olmanız konuya iyi çalışmadığınızı gösterir.
6) Ehli Sünnet alimlerini tekfire sevk eden duyguları sayarken "hasmı susturma, psikolojik baskı yapma, ona galip gelme çabası" gibi değerlendirmeleriniz zanni ve indidir. Niyet okumaktan ve belki su-i zandan ibarettir ki niyet okuma, ilmi çalışmaları indi mulahazalara dönüştürür.
Zannınızın aksine: Ehli sünnet alimleri hasmı tekfir ederken Mekasıdı Şeriadan olan "Dini muhafazayı" amaçlar.
7) Esasında tekfir Kuran ve Hadisin zahirinde apaçık bir husustur. Kuran (katil, asi, müfteri gibi) nice amel sahiplerini doğrudan küfre nispet eder de Ehli Sünnet bu Ayet ve Hadisleri tevil ederek tekfirin alanını daraltır, yani tekfirden son derece kaçınır.
Sonuç: Beşinci ve yedinci maddede belirttiğimiz gibi Ehli Sünnet tekfirden en uzak durmaya çalışan en hassas ve en dikkatli islam ümmetidir. Durum böyle iken makalenizde bu hususa temas etmeyip Ehli Sünneti tekfirci bir fırka gibi göstermeye çalışmanız makaleyi iyi niyetle kaleme aldığınız sanısına gölge düşürmektedir.
Allah razı olsun Muhterem hocam! Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilالله عالم بمراد ALLAH MURADINI BİLİR . HOCAM HAMDOLSUN SİZDE ALLAH'IN MURADINA UYGUN YAŞAMAYA ÇALIŞANLARDANSINIZ .
YanıtlaSil