24 Mart 2020 Salı

Sünneti Yaşamak Farza Mani olursa !?


Farza Mani Olan Sünnet değil, Sünnetsizliktir.

Bismillah el Hamdülillah vessalatü vesselamü ala Rasulillah.
“Amelce hanginiz daha iyisiniz (en güzel ameli hanginiz icra edeceksiniz) sınamak için ölümü ve hayatı yaratan Odur”  Mülk Suresi
“Allah nezdinde en kıymetli olanınız takvaca en üstün olan, Allahtan en çok sakınanınızdır.”
Bu ve benzeri Ayetler Müslümanları hayırlı bir rekabete sevk etmiş. En kıymetli kul olma ve en üstün hizmeti yapma gayreti baş göstermiştir. Neticede her kesim İslami hizmetin bir parçasına sarılmış ve herkes kendi hizmetini, kendi yolunu Allah nezdinde en kıymetli bilmiştir. Ancak her davaya şahit lazım olduğu gibi “benim yolum en üstün” iddiasına da Kuran ve Hadisten deliller lazımdır. 

Peki biz -Mahmud efendi hazretleri ve talebeleri- ne diyoruz ? 
En büyük yol Sünnet-i Rasulullah'a ittiba yoludur, zahiren ve batınen O Allah Rasulüne uymak en büyük iştir” diyoruz. Öyle ise biz de davamızı ispat etmek durumundayız. Bu yazının gayesi de budur. Hem davayı ispat edeceğiz, hem de aykırı görüşlere inşallah cevaplar vereceğiz.

·        "Deki: Eğer Allahı seviyorsanız bana uyun ki O da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın." Maide suresi
·        "O Rasul size ne verir (emreder)se alın, neden sakındırırsa ondan kaçın."
·        "Ümmetim fesada düştüğü anda kim benim Sünnetime sarılırsa ona yüz şehit sevabı var." Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem.
·        “Amelini Rasulullahın amelinden almak, hatta Rasulullaha zerre kadar tabi olmak bütün dünyevi lezzetlerden ve uhrevi nimetlerden mertebe mertebe daha üstündür. Öyle ki Rasulullaha ittiba kastıyla mesela öğle vakti yarım saatlik uyku, Rasulullahın sünnetinden alınmamış tarzda binler geceyi ihyadan üstündür” İmamı Rabbani

Doğrusu Rasulullaha uymanın en kıymetli tercih olduğunu anlatmak için çok söze gerek  yok. Müslümanların ekseriyeti bunu böyle bilir böyle kabul ederler. Ancak “Raslullaha uymak” mefhumunu Sünnete sarılmak, Sünnete tabi olmak şeklinde, içinde ‘sünnet’ geçen bir tabirle dile getirince birileri çıkıp biz de ‘farza’ sarıldık Farz yolundan gidiyoruz, Farz Sünnetten üstün ve önceliklidir diyebiliyor. Ve aslında olmayan bir şeyi; Sünnet-Farz çekişmesini ortaya koyabiliyor.
Hâlbuki Sünnet Farza mani değil, aralarındaki ilişki onu kapsamak ve bütünlemek olduğunu önceki yazımızda açık misallerle izah ettik. Hatırlamak için son bir misal verirsek; Abdestte uzuvları birer defa yıkamak farz, üçer defa yıkamak ise sünnettir. Sünneti uygulayıp üçer defa yıkayan kişi aslında farzı garanti ediyor bu sayede farz olan bir defa  yıkamayı kesin sağlamış oluyor. Aynı şekilde farz namazların önünde ve arkasında kılınan 20 rekatlık sünnetler Ahirette muhtemel eksik ve kusurlu çıkacak farzların açığını kapatacaktır. Bu durumda Sünnet Farza destektir onu bütünleyicidir. Bir şeyin bütünleyicisi nasıl ona zıt olsun!?

Farz ile Sünnet çatışır mı ?

Günlük hayatta bazen bir işi yapmak diğer işten alıkoyabilyor. Ancak bu durum sünnet ile farz arasında asla yoktur. Mesela sabaha kadar teheccüt namazı kılan kişi, sabaha yakın uykuya dalıp camiye gidemeyebiliyor. Veya namazı son vakte bırakmış birisi kalan son üç dakikada sünnetle meşgul olsa farzı kaçırabiliyor..

Bu iki misalden “demek ki bazen sünnet farza mani olabilir” hükmünü çıkarmak yanlıştır. Çünkü böylesi durumlarda kabahat Sünnette değil kişide. Sabaha kadar namaz kılmak şeklinde bir tatbik zaten Rasulullahın fiiliyatında yoktu. Sünnet olan ‘erkenden yatıp gecenin üçte ikisinde uyumak, ancak son üçte birinde namaza kalkmaktır. Uykusunu almış olarak zinde bir şekilde teheccüt namazı kılıp akabinde camiye gitmektir’. Sünnet olan biçimi baştan terk edip bütün gece oturma kolaylığına kaçan kişi gecenin sonunda uykuya mağlup olunca “teheccüt beni sabah namazından alıkoydu, demek ki sünnet farza mani olabiliyor” demeye hakkı yoktur. Çünkü Rasulullahın sünnetindeki teheccüt asla sabah namazına mani olmaz bilakis bedeni hafif tutacağı için, maneviyatla donatacağı için daha ziyade sabah namazını camide cemaatle kılmaya kuvvet ve sebep olur.
Aynı şekilde ‘namazı ilk vaktinde kılmak, namazı her işin önüne almak’ mühim bir sünnetti. Şimdi bu adam dünyalık işlerine belki gaflet ve malayaniye dalsa, namaz vaktinin çıkmasına son iki dakika kalınca da “sünnet kılarsam farzı kılamam bak işte sünnet farza mani oluyor” dese bundan daha zalim kim olabilir. Artık anlaşıldı ki Farza mani olan Sünnet değil, aksine sünnetsizlik’tir. Sünnet ise farza ancak destektir onu bütünleyicidir.

Sakal sünneti ile Din Hizmeti

Sünnet farza mani olursa sünneti terk eder, farz olan hizmeti yaparız” diyenlerin ellerindeki tek misal sakal ve kıyafettir.  Bu Müslümanlar hizmet manası yükledikleri bazı konumlara gelebilmek için sakallarını keserler ve işte eğer kesmeseydik bu noktaya gelemez ve şu işleri bu işleri de yapamazdık derler. Aslında iyi düşünseler görecekler ki sakalı ve İslami kisveyi muhafaza etselerdi bugün gelinen noktadan çok daha ileri, çok daha muazzam bir seviyeye geleceklerdi.
“Eğer siz Allah[ın dinin]e yardım ederseniz Allah da size yardım edecek ve ayaklarınızı sabit tutatacak.” Muhammed suresindeki şu ayeti celilenin işaret ve beşaretiyle biliyoruz ki Allahın dinine yardım edenlere Allah yardım edecek ve onları her türlü düşmanlarına karşı galip kılacak. Rasulullah aleyhisselam efendimiz 23 sene gibi çok kısa bir zaman zarfında şirk ve dalalet karanlığına gömülmüş bir cemiyeti iman ve İslam nuruna boğmuş, esfeli safilinde sürünen insanları gökte parlayan yıldızlar derecesine yükseltmiştir. Şu hale biz de Onun ve mükemmel siretine bürünür ve Onun Nurlu sünnetinden yürürsek bizde kısa zamanda muvaffak olur cihanın yeniden iman ve islama kavuşmasına vesile oluruz.

“Sizler için Rasulullah’ta en güzel bir örneklik vardır”

Bu ayeti kerimenin ifade ettiği ‘Peygamber Efendimizin biz ümmetine her bakımdan örnek’ olduğudur. Öyle ise İslama hizmet usulünde de örneğimiz ve rehberimiz Rasulullahtır. Vazifemiz ona uymak ise İslama hizmet usulünde de ona uyacağız. Eğer bunu şu ana kadar başarabilseydik yani Onun hizmet usulünce Allahın dinine hizmet etmiş olsaydık, o asırda verdiği zaferi Allah bize de verir ve biz de kısa zamanda muvaffak olurduk. Şu halde en mühim mesele Onun hizmet usulünü doğru bir şekilde anlamak ve uygulamaktır. İmam Mahmud Efendi hazretlerinin sohbet ve derslerinden anladığımız: 'Dine hizmette Rasulullahın usulünün mihenk noktası ‘ayrışım’ olduğudur yani bilinen adıyla ‘hicret’tir.

Peygamber Efendimiz Allahın vahyini telakki edince müşrik toplumdan bir nevi kendini çekti ve merkezinde kendi yüce sünneti olan yeni bir hayat inşa etti. Sırasıyla Müslüman olan sahabiler de Onun hayat dairesine girdiler ve şirk toplumundan bu şekilde birer birer ayrıştılar. Ebu Cehil şirk hükümeti bu surette günden güne zayıfladı ve sonunda çöktü.

Soru: Rasulullahın sas hizmette uyguladığı bu nurlu usulün zamanımıza tatbiki ne şekilde olabilir, bu usulün mevzu edilmesi ‘sünnet-farz dayanışması’ olan asıl konuyla alakası nedir ? Açıklaması inşallah mart sayısında.

m. isa erdoğan 24.01.2012
irtibat: varyabirisi@hotmail.com



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder