Beşeri Kanunun Geldiği Nokta
Recep Yazgan, Diriliş Postası
İki kız öğrencisini sigara içerken gören bir lise öğretmeni, öğrencileri yanına çağırarak, “Bu yaşta sigara içmeye utanmıyor musunuz? Sizi disipline vereceğim. Artık derdinizi ailenize anlatırsınız” dedi.
Öğrenciler durumun aileleri tarafından öğrenilmesinden çok korktular. Bir senaryo yazdılar ve uygulamaya koydular.
İkisi de akşam evlerinde öğretmenlerinin kendilerini taciz ettiğini söyledi.
Aileler öğretmen hakkında suç duyurusunda bulundu.
Öğretmeni gece evinden aldılar. İfadeler, soruşturmalar, incelemeler, savcı iddianamesi derken tam 9 ay (yazıyla; Dokuz ay) tutuklu olarak yargılandı.
Dokuz ay içinde;
Eşi kendisinden boşandı…
Çocukları ‘tacizci(!) babalarını’ görmek istemedi, ziyaretine gitmediler..!!
Hapishane şartlarında öğretmende "agorafobi" panik bozukluğu ortaya çıktı. Tansiyon hastası oldu…
Şeker hastalığı nüksetti…
Psikolojisi iyiden iyiye bozuldu…
Ağlama nöbetleri geçirmeye başladı…
Dokuz ay sonunda mahkemeye çıkarılırken de ağlıyordu...
Hâkimden "ağlama sus" diye fırça yedi. Kendini savunamadı bile..
Mahkeme çok kısa sürdü hâkim ‘sekiz yıl’ dedi.
Öğretmen daha yüksek sesle ağlamaya başladı.
Öğretmenini bu halde gören kız öğrencilerden birisi hâkime sordu;
“Kaç yıl hapis yatacak?”
“Sekiz yıl”
Bu sefer de öğrenciler ağlamaya başladı;
“Biz ailelerimiz sigara içtiğimizi öğrenmesin diye böyle bir yalana başvurduk. Hocamızın suçu yoktur. Salın onu…” demeye başladılar.
Bu itiraftan sonra hâkim hükmü yeniden kurdu.
Öğretmene ‘pardon yanlış oldu’ dedi.
Çocuklara uzun bir nasihat çekti, bir fırça da onlara attı ve “Yıkılın karşımdan gözüm görmesin sizi” dedi.
Mahkeme boşluğunda bir avukat hâkime yaklaşarak, “Sayın hâkimim ne olacak bu öğretmenin hali şimdi?”
“Valla, bu kanunlar karşısında benim yapabileceğim hiçbir şey yok ki” !!
Evet, Bu kanunlarla olacağı budur!
Hâkim, 6284 sayılı ‘Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine dair Kanundan, CEDAW, yani kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi’nden, İstanbul Sözleşmesi’nden, 743 sayılı medeni kanunda 1988’de yapılan değişiklikle süresiz haline getirilen eski eşe ödenen nafaka kanunlarından bahsediyor..
(...)
Recep Yazgan
25.08.2019 Diriliş Postası
-------------------------------------------------------------
Acizane Yorumumuz :
Yazar burada son paragrafta bahsettiği kanunların tutarsız ve hatalı olduğundan bahsediyor. Ancak şunu bilmeli ki tek hata bunlarda değil. Medeni (beşeri) Kanun bütünüyle değişmeli ve Allahın nurlu kanunları yeniden geçerli olmalı.
Diğer bir hata Milli Eğitim'de. Milli Eğitim öğrencilere Allah'a saygı ve itaati, cehennem korkusunu aşılamalı ki bir insanın hayatını iftirayla karartmaya cüret edemesinler.
Son olarak: İftira karşısında doğrusu yapacak fazla bir şey yok. Tarihte kimler iftiraya uğramadı ki ? Hz Yusuf iftirayla 7 sene hapiste çürüdü, Musa as İftirayla hayatı mahvoluyordu, Hz Ayşe iftirayla bir ay boyunca cehennem ızdırabı yaşadı herkes dışladı babasının evine gitmek zorunda kaldı yemekten içmekten kesildi helak olacaktı..
Ayrıca, İftira zulmüne maruz kalmamak için azami tedbir almalı. Erkek öğretmen kız okutmamalı. Kızlarla muhatap olmamalı. Kızları toplum içinde rencide etmemeli, suçlu ve edepsiz olsalar bile..
vee. Her daim Allaha sığınmalı. Kadın fitnesinden, nefsin şerrinden, zulme uğramaktan, insanların galebesinden..
isa erdoğan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder